application
İngilizce Anlamı:
- Bir şeyin uygulanması veya kullanılması eylemi.
- Bir şeyin uygulanması veya kullanılması sonucu ortaya çıkan şey.
- Bir iş veya göreve başvurmak için yapılan yazılı veya sözlü talep.
- Bir bilgisayar programı veya yazılımı.
- Bir matematiksel fonksiyon veya işlem.
Türkçe Anlamı:
- Uygulama.
- Kullanım.
- Başvuru.
- Program.
- Fonksiyon.
application ile İlgili Örnek Cümleler:
- The application of new technology has improved the efficiency of the production process. (Yeni teknolojinin uygulanması üretim sürecinin verimliliğini artırdı.)
- The application is open to all students who meet the requirements. (Başvuru, gereklilikleri karşılayan tüm öğrencilere açıktır.)
- The application must be submitted by the deadline. (Başvuru son tarihine kadar yapılmalıdır.)
- The application is easy to use and can be installed on any computer. (Uygulama kullanımı kolaydır ve herhangi bir bilgisayara kurulabilir.)
- The application calculates the area of a triangle using the formula A = (1/2) * b * h. (Uygulama, A = (1/2) * b * h formülünü kullanarak bir üçgenin alanını hesaplar.)
application ile İlgili Kelimeler:
- applicant (başvuran)
- applicable (uygulanabilir)
- application form (başvuru formu)
- application process (başvuru süreci)
- application software (uygulama yazılımı)
application ile İlgili İfadeler:
- apply for a job (bir işe başvurmak)
- apply a patch (bir yama uygulamak)
- apply a filter (bir filtre uygulamak)
- apply a rule (bir kural uygulamak)
- apply a function (bir fonksiyon uygulamak)
application ile İlgili Deyimler:
- have an application (bir uygulamaya sahip olmak)
- find an application (bir uygulama bulmak)
- make an application (bir uygulama yapmak)
- submit an application (bir uygulama göndermek)
- reject an application (bir uygulamayı reddetmek)
application ile İlgili Atasözleri:
- Necessity is the mother of invention. (İhtiyaç, icadın annesidir.)
- A stitch in time saves nine. (Zamanında atılan bir dikiş, dokuz dikişi kurtarır.)
- A penny saved is a penny earned. (Biriktirilen bir kuruş, kazanılan bir kuruştur.)
- The early bird catches the worm. (Erken kalkan kuş, solucanı kapar.)
- Practice makes perfect. (Pratik mükemmelleştirir.)