application

application

İngilizce Anlamı:

  1. Bir şeyin uygulanması veya kullanılması eylemi.
  2. Bir şeyin uygulanması veya kullanılması sonucu ortaya çıkan şey.
  3. Bir iş veya göreve başvurmak için yapılan yazılı veya sözlü talep.
  4. Bir bilgisayar programı veya yazılımı.
  5. Bir matematiksel fonksiyon veya işlem.

Türkçe Anlamı:

  1. Uygulama.
  2. Kullanım.
  3. Başvuru.
  4. Program.
  5. Fonksiyon.

application ile İlgili Örnek Cümleler:

  • The application of new technology has improved the efficiency of the production process. (Yeni teknolojinin uygulanması üretim sürecinin verimliliğini artırdı.)
  • The application is open to all students who meet the requirements. (Başvuru, gereklilikleri karşılayan tüm öğrencilere açıktır.)
  • The application must be submitted by the deadline. (Başvuru son tarihine kadar yapılmalıdır.)
  • The application is easy to use and can be installed on any computer. (Uygulama kullanımı kolaydır ve herhangi bir bilgisayara kurulabilir.)
  • The application calculates the area of a triangle using the formula A = (1/2) * b * h. (Uygulama, A = (1/2) * b * h formülünü kullanarak bir üçgenin alanını hesaplar.)

application ile İlgili Kelimeler:

  • applicant (başvuran)
  • applicable (uygulanabilir)
  • application form (başvuru formu)
  • application process (başvuru süreci)
  • application software (uygulama yazılımı)

application ile İlgili İfadeler:

  • apply for a job (bir işe başvurmak)
  • apply a patch (bir yama uygulamak)
  • apply a filter (bir filtre uygulamak)
  • apply a rule (bir kural uygulamak)
  • apply a function (bir fonksiyon uygulamak)

application ile İlgili Deyimler:

  • have an application (bir uygulamaya sahip olmak)
  • find an application (bir uygulama bulmak)
  • make an application (bir uygulama yapmak)
  • submit an application (bir uygulama göndermek)
  • reject an application (bir uygulamayı reddetmek)

application ile İlgili Atasözleri:

  • Necessity is the mother of invention. (İhtiyaç, icadın annesidir.)
  • A stitch in time saves nine. (Zamanında atılan bir dikiş, dokuz dikişi kurtarır.)
  • A penny saved is a penny earned. (Biriktirilen bir kuruş, kazanılan bir kuruştur.)
  • The early bird catches the worm. (Erken kalkan kuş, solucanı kapar.)
  • Practice makes perfect. (Pratik mükemmelleştirir.)

Yayımlandı

kategorisi