dump: ifadesiyle ilgili İngilizce ve Türkçe anlamı
İngilizce Anlamı:
- Bir şeyi bir yere dökmek veya atmak.
- Bir şeyi bir yere boşaltmak.
- Bir şeyi bir yere bırakmak.
- Bir şeyi bir yere atmak.
- Bir şeyi bir yere koymak.
- Bir şeyi bir yere yerleştirmek.
- Bir şeyi bir yere saklamak.
- Bir şeyi bir yere gizlemek.
- Bir şeyi bir yere gömmek.
- Bir şeyi bir yere gömmek.
Türkçe Anlamı:
- Bir şeyi bir yere dökmek veya atmak.
- Bir şeyi bir yere boşaltmak.
- Bir şeyi bir yere bırakmak.
- Bir şeyi bir yere atmak.
- Bir şeyi bir yere koymak.
- Bir şeyi bir yere yerleştirmek.
- Bir şeyi bir yere saklamak.
- Bir şeyi bir yere gizlemek.
- Bir şeyi bir yere gömmek.
- Bir şeyi bir yere gömmek.
Örnekler:
- He dumped the garbage in the trash can. (Çöpü çöp kutusuna döktü.)
- She dumped the water out of the bucket. (Suyu kovadan boşalttı.)
- He dumped his clothes on the bed. (Giysilerini yatağa bıraktı.)
- She dumped the bag on the floor. (Çantayı yere attı.)
- He dumped the books on the table. (Kitapları masaya koydu.)
- She dumped the flowers in the vase. (Çiçekleri vazoya yerleştirdi.)
- He dumped the money in the safe. (Parayı kasaya sakladı.)
- She dumped the jewelry in the box. (Mücevherleri kutuya gizledi.)
- He dumped the body in the woods. (Cesedi ormana gömdü.)
- She dumped the evidence in the river. (Kanıtı nehre attı.)
dump: ifadesiyle ilgili diğer anlamlar:
- Bir yerden atılan veya dökülen şey.
- Bir yerden boşaltılan şey.
- Bir yere bırakılan şey.
- Bir yere atılan şey.
- Bir yere konulan şey.
- Bir yere yerleştirilen şey.
- Bir yere saklanan şey.
- Bir yere gizlenen şey.
- Bir yere gömülen şey.
- Bir yere atılan şey.
Örnekler:
- There was a dump of garbage in the alley. (Sokakta bir çöp yığını vardı.)
- There was a dump of water on the floor. (Yerde bir su birikintisi vardı.)
- There was a dump of clothes on the bed. (Yatakta bir giysi yığını vardı.)
- There was a dump of bags on the floor. (Yerde bir çanta yığını vardı.)
- There was a dump of books on the table. (Masada bir kitap yığını vardı.)
- There was a dump of flowers in the vase. (Vazoda bir çiçek yığını vardı.)
- There was a dump of money in the safe. (Kasada bir para yığını vardı.)
- There was a dump of jewelry in the box. (Kutuda bir mücevher yığını vardı.)
- There was a dump of bodies in the woods. (Ormanda bir ceset yığını vardı.)
- There was a dump of evidence in the river. (Nehirde bir kanıt yığını vardı.)
dump: ifadesiyle ilgili deyimler:
- to dump on someone (birine çöp atmak)
- to dump someone (birini terk etmek)
- to dump something on someone (birine bir şeyi yüklemek)
- to dump something out (bir şeyi boşaltmak)
- to dump something in (bir şeyi bir yere koymak)
- to dump something on (bir şeyi bir yere koymak)
- to dump something off (bir şeyi bir yere bırakmak)
- to dump something away (bir şeyi bir yere atmak)
- to dump something down (bir şeyi bir yere atmak)
- to dump something up (bir şeyi bir yere atmak)
Örnekler:
- He dumped on me all his problems. (Bana tüm sorunlarını anlattı.)
- She dumped him after they had been dating for a year. (Bir yıllık flörtten sonra onu terk etti.)
- He dumped all his work on me. (Tüm işini bana yükledi.)
- She dumped the water out of the bucket. (Suyu kovadan boşalttı.)
- He dumped the books on the table. (Kitapları masaya koydu.)
- She dumped the flowers in the vase. (Çiçekleri vazoya koydu.)
- He dumped the bag on the floor. (Çantayı yere bıraktı.)
- She dumped the evidence in the river. (Kanıtı nehre attı.)
- He dumped the body in the woods. (Cesedi ormana gömdü.)
- She dumped the garbage in the trash can. (Çöpü çöp kutusuna döktü.)