engin

  1. Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi

    Örnek:

    Bu deniz de sabahın sisi içinde engin, sınırsız bir deniz gibi görünür. H. Taner

  2. Açık deniz

    Örnek:

    Enginden dönen deniz kuşları sessiz kanatlarıyla başımın üstünde dolaşıyorlar. R. N. Güntekin

  3. Değer ve fiyatı düşük olan.

  4. Yüksekte olmayan, alçak (yer), ingin, münhat

    Örnek:

    Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası. Halk türküsü

  5. Açık deniz.

  6. Ucu bucağı görünmeyecek kadar çok geniş.

  7. İyi, güzel, temiz, sağlam.

  8. 1. ucu, bucağı görünmeyecek kadar çok geniş. 2. denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, açık deniz. 3. değer ve fiyatı düşük olan. 4. yüksekte olmayan, alçak yer.


Yayımlandı

kategorisi