sıkışmak

  1. Birbirine basınç yapacak kadar yaklaşmak

    Örnek:

    Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. M. Ş. Esendal

  2. Basınçla iki şey arasında kalmak.

  3. Dar bir yere zorla sığmak veya sığdırılmak

    Örnek:

    Karşıda apartmanın köşesine sıkışmış baraka kahveden bir adam, bir kürek ateş çıkardı. M. Ş. Esendal

  4. Zor bir durumda kalmak

    Örnek:

    Osmanlı İmparatorluğu sıkışınca üç milyon asker çıkarabiliyordu. E. İ. Benice

  5. Sıkıntı ve darlık vermek, çarpıntı duymak.

  6. Tuvalet ihtiyacı gelmek.


Yayımlandı

kategorisi