suppress: ifadesiyle ilgili İngilizce ve Türkçe anlamı
İngilizce Anlamı:
- (bir duyguyu, düşünceyi veya arzuyu) bastırmak veya kontrol altına almak.
- (bir isyanı, ayaklanmayı veya diğer muhalefeti) bastırmak veya bastırmak.
- (bir gerçeği, bilgiyi veya haberi) gizlemek veya gizlemek.
- (bir sesi, gürültüyü veya titreşimi) azaltmak veya ortadan kaldırmak.
- (bir hastalığı veya semptomu) tedavi etmek veya kontrol altına almak.
Türkçe Anlamı:
- (bir duyguyu, düşünceyi veya arzuyu) bastırmak veya kontrol altına almak.
- (bir isyanı, ayaklanmayı veya diğer muhalefeti) bastırmak veya bastırmak.
- (bir gerçeği, bilgiyi veya haberi) gizlemek veya gizlemek.
- (bir sesi, gürültüyü veya titreşimi) azaltmak veya ortadan kaldırmak.
- (bir hastalığı veya semptomu) tedavi etmek veya kontrol altına almak.
Örnekler:
-
She tried to suppress her anger, but it was difficult.
(Öfkesini bastırmaya çalıştı ama zordu.) -
The government suppressed the rebellion with military force.
(Hükümet isyanı askeri güçle bastırdı.) -
The company suppressed the news of the product recall.
(Şirket, ürün geri çağırma haberini gizledi.) -
The doctor prescribed medication to suppress the patient’s cough.
(Doktor, hastanın öksürüğünü bastırmak için ilaç yazdı.) -
The new treatment suppressed the symptoms of the disease.
(Yeni tedavi, hastalığın semptomlarını bastırdı.)
suppress: ifadesiyle ilgili ek bilgiler
- suppress: ifadesi, Latince “supprimere” kelimesinden türemiştir. Bu kelime, “bastırmak” veya “kontrol altına almak” anlamına gelir.
- suppress: ifadesi, genellikle olumsuz bir anlamda kullanılır. Ancak, bazı durumlarda olumlu bir anlamda da kullanılabilir. Örneğin, bir doktor, bir hastanın ağrısını bastırmak için ilaç yazabilir.
- suppress: ifadesinin eş anlamlıları arasında “bastırmak”, “kontrol altına almak”, “gizlemek” ve “azaltmak” gibi kelimeler yer alır.
- suppress: ifadesinin zıt anlamlıları arasında “serbest bırakmak”, “açığa çıkarmak” ve “arttırmak” gibi kelimeler yer alır.
suppress: ifadesiyle ilgili çeviri örnekleri
-
“The government suppressed the protest.”
(Hükümet protestoyu bastırdı.) -
“The company suppressed the news of the data breach.”
(Şirket, veri ihlali haberini gizledi.) -
“The doctor prescribed medication to suppress the patient’s pain.”
(Doktor, hastanın ağrısını bastırmak için ilaç yazdı.) -
“The new treatment suppressed the symptoms of the disease.”
(Yeni tedavi, hastalığın semptomlarını bastırdı.) -
“The noise-canceling headphones suppressed the sound of the traffic.”
(Gürültü önleyici kulaklıklar, trafik sesini bastırdı.)