throw ne demek

Throw: Çok Yönlü Bir Kelimenin Anlamı ve Kullanımı

Throw, İngilizce’de oldukça yaygın olarak kullanılan ve çok yönlü bir kelimedir. Hem fiil hem de isim olarak kullanılabilir ve çeşitli anlamlara gelebilir. Bu makalede, throw kelimesinin farklı anlamlarını ve kullanım örneklerini ayrıntılı olarak ele alacağız.

1. Fiil Olarak Throw

Throw kelimesi fiil olarak kullanıldığında, bir şeyi fırlatmak, atmak veya savurmak anlamına gelir. Örneğin:

  • The boy threw the ball to his friend. (Çocuk topu arkadaşına fırlattı.)
  • The pitcher threw the ball to the batter. (Atıcı topu vurucuya attı.)
  • The dog threw the stick into the water. (Köpek çubuğu suya savurdu.)

Throw kelimesi, bir şeyi fırlatmanın veya atmanın yanı sıra, bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımak anlamında da kullanılabilir. Örneğin:

  • The workers threw the boxes onto the truck. (İşçiler kutuları kamyona taşıdılar.)
  • The students threw their backpacks into the lockers. (Öğrenciler sırt çantalarını dolaplara attılar.)
  • The hikers threw their tents into the back of the car. (Yürüyüşçüler çadırlarını arabanın arkasına attılar.)

Throw kelimesi ayrıca, bir şeyi birinin üzerine veya önüne koymak anlamında da kullanılabilir. Örneğin:

  • The teacher threw a blanket over the sleeping child. (Öğretmen uyuyan çocuğun üzerine bir battaniye attı.)
  • The waiter threw the bill onto the table. (Garson hesabı masaya attı.)
  • The doctor threw a bandage around the patient’s wound. (Doktor hastanın yarasına bir bandaj attı.)

2. İsim Olarak Throw

Throw kelimesi isim olarak kullanıldığında, bir şeyin fırlatılması veya atılması anlamına gelir. Örneğin:

  • The throw was too short and the ball landed in the dirt. (Fırlatma çok kısaydı ve top toprağa düştü.)
  • The quarterback made a perfect throw to the wide receiver. (Hücum oyun kurucusu geniş alıcıya mükemmel bir pas attı.)
  • The pitcher’s throw was so fast that the batter couldn’t even see it. (Atıcının atışı o kadar hızlıydı ki vurucu onu bile göremedi.)

Throw kelimesi, bir şeyin fırlatılması veya atılması anlamının yanı sıra, bir şeyin bir yerden başka bir yere taşınması anlamında da kullanılabilir. Örneğin:

  • The workers made several throws to move the boxes from the warehouse to the truck. (İşçiler kutuları depodan kamyona taşımak için birkaç sefer yaptılar.)
  • The students made a throw to get their backpacks from the lockers. (Öğrenciler sırt çantalarını dolaplardan almak için bir sefer yaptılar.)
  • The hikers made a throw to get their tents from the back of the car. (Yürüyüşçüler çadırlarını arabanın arkasından almak için bir sefer yaptılar.)

Throw kelimesi ayrıca, bir şeyin birinin üzerine veya önüne konması anlamında da kullanılabilir. Örneğin:

  • The teacher made a throw to put a blanket over the sleeping child. (Öğretmen uyuyan çocuğun üzerine bir battaniye koymak için bir sefer yaptı.)
  • The waiter made a throw to put the bill onto the table. (Garson hesabı masaya koymak için bir sefer yaptı.)
  • The doctor made a throw to put a bandage around the patient’s wound. (Doktor hastanın yarasına bir bandaj koymak için bir sefer yaptı.)

Sonuç

Throw kelimesi, İngilizce’de oldukça yaygın olarak kullanılan ve çok yönlü bir kelimedir. Hem fiil hem de isim olarak kullanılabilir ve çeşitli anlamlara gelebilir. Bu makalede, throw kelimesinin farklı anlamlarını ve kullanım örneklerini ayrıntılı olarak ele aldık.


Yayımlandı

kategorisi