unstable
Sıfat
- Kararsız, dengesiz, istikrarsız, güvenilmez, değişken, tutarsız.
- (kimya) Kararsız, dengesiz, istikrarsız.
- (tıp) Kararsız, dengesiz, istikrarsız.
Örnekler
- The government is unstable and could collapse at any time. (Hükümet kararsız ve her an çökebilir.)
- The economy is unstable and could go into recession at any time. (Ekonomi kararsız ve her an durgunluğa girebilir.)
- The weather is unstable and could change at any time. (Hava kararsız ve her an değişebilir.)
- The patient’s condition is unstable and could deteriorate at any time. (Hastanın durumu kararsız ve her an kötüleşebilir.)
unstable
Fiil
- Kararsızlaştırmak, dengesizleştirmek, istikrarsızlaştırmak, güvenilmezleştirmek, değişkenleştirmek, tutarsızlaştırmak.
- (kimya) Kararsızlaştırmak, dengesizleştirmek, istikrarsızlaştırmak.
- (tıp) Kararsızlaştırmak, dengesizleştirmek, istikrarsızlaştırmak.
Örnekler
- The government’s policies are destabilizing the economy. (Hükümetin politikaları ekonomiyi istikrarsızlaştırıyor.)
- The war is destabilizing the region. (Savaş bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.)
- The patient’s condition is being destabilized by the medication. (Hastanın durumu ilaç tarafından istikrarsızlaştırılıyor.)
unstable
Zarf
- Kararsızca, dengesizce, istikrarsızca, güvenilmezce, değişken şekilde, tutarsızca.
- (kimya) Kararsızca, dengesizce, istikrarsızca.
- (tıp) Kararsızca, dengesizce, istikrarsızca.
Örnekler
- The government is behaving erratically. (Hükümet dengesizce davranıyor.)
- The economy is fluctuating wildly. (Ekonomi çılgınca dalgalanıyor.)
- The weather is changing unpredictably. (Hava öngörülemez şekilde değişiyor.)
- The patient’s condition is deteriorating rapidly. (Hastanın durumu hızla kötüleşiyor.)