a ş ne demek

a ş

Giriş

a ş, Türkçede kullanılan bir ünlemdir. Genellikle şaşkınlık, hayret veya sevinç gibi duyguları ifade etmek için kullanılır. a ş, ayrıca bir soru sormak veya bir şeye dikkat çekmek için de kullanılabilir.

a ş’nin Kullanımı

a ş, genellikle cümlelerin sonunda kullanılır. Ancak, cümle ortasında da kullanılabilir. Örneğin:

  • “a ş, bu harika bir haber!”
  • “a ş, ne kadar da güzelsin!”
  • “a ş, ne yapıyorsun?”
  • “a ş, dikkat et!”

a ş, ayrıca bir soru sormak için de kullanılabilir. Örneğin:

  • “a ş, buraya nasıl geldin?”
  • “a ş, ne zaman gidiyorsun?”
  • “a ş, ne istiyorsun?”

a ş, bir şeye dikkat çekmek için de kullanılabilir. Örneğin:

  • “a ş, şuraya bak!”
  • “a ş, bunu gördün mü?”
  • “a ş, bunu duydun mu?”

a ş’nin Kökeni

a ş, Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Arapçada “a ş” kelimesi “şaşkınlık” anlamına gelir. a ş, Türkçede ilk olarak 11. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır.

a ş’nin Eş Anlamlıları

a ş’nin eş anlamlıları şunlardır:

  • hayret
  • şaşkınlık
  • sevinç
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık
  • hayret
  • şaşkınlık

Yayımlandı

kategorisi