always: Her zaman
Anlamı:
- Her zaman, her durumda, her zaman.
- Sürekli olarak, kesintisiz olarak.
- Değişmeden, aynı şekilde.
Örnekler:
- I always get up early in the morning. (Her zaman sabah erken kalkarım.)
- She always wears a smile on her face. (Her zaman yüzünde bir gülümseme vardır.)
- The sun always rises in the east. (Güneş her zaman doğudan doğar.)
- I will always love you. (Seni her zaman seveceğim.)
- He is always late for work. (Her zaman işe geç kalır.)
always: Her zaman
Anlamı:
- Her zaman, her durumda, her zaman.
- Sürekli olarak, kesintisiz olarak.
- Değişmeden, aynı şekilde.
Örnekler:
- Her zaman erken kalkarım.
- Her zaman yüzünde bir gülümseme vardır.
- Güneş her zaman doğudan doğar.
- Seni her zaman seveceğim.
- Her zaman işe geç kalır.
always: Her zaman
Anlamı:
- Her zaman, her durumda, her zaman.
- Sürekli olarak, kesintisiz olarak.
- Değişmeden, aynı şekilde.
Örnekler:
- I always get up early in the morning. (Her zaman sabah erken kalkarım.)
- She always wears a smile on her face. (Her zaman yüzünde bir gülümseme vardır.)
- The sun always rises in the east. (Güneş her zaman doğudan doğar.)
- I will always love you. (Seni her zaman seveceğim.)
- He is always late for work. (Her zaman işe geç kalır.)
always: Her zaman
Anlamı:
- Her zaman, her durumda, her zaman.
- Sürekli olarak, kesintisiz olarak.
- Değişmeden, aynı şekilde.
Örnekler:
- Her zaman erken kalkarım.
- Her zaman yüzünde bir gülümseme vardır.
- Güneş her zaman doğudan doğar.
- Seni her zaman seveceğim.
- Her zaman işe geç kalır.
always: Her zaman
Anlamı:
- Her zaman, her durumda, her zaman.
- Sürekli olarak, kesintisiz olarak.
- Değişmeden, aynı şekilde.
Örnekler:
- I always get up early in the morning. (Her zaman sabah erken kalkarım.)
- She always wears a smile on her face. (Her zaman yüzünde bir gülümseme vardır.)
- The sun always rises in the east. (Güneş her zaman doğudan doğar.)
- I will always love you. (Seni her zaman seveceğim.)
- He is always late for work. (Her zaman işe geç kalır.)