Attention: Dikkat, Önem, İlgilenme
İngilizce Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Türkçe Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Örnekler:
- “He paid attention to the teacher’s lecture.” (Öğretmenin dersine dikkat etti.)
- “She gave attention to the details of the project.” (Projenin ayrıntılarına dikkat etti.)
- “I have great attention for my friends.” (Arkadaşlarıma büyük bir saygım var.)
- “The sign drew attention to the danger.” (İşaret tehlikeye dikkat çekti.)
- “The police officer gave attention to the speeding car.” (Polis memuru hız yapan arabaya dikkat çekti.)
Attention: Dikkat, Önem, İlgilenme
İngilizce Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Türkçe Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Örnekler:
- “He paid attention to the teacher’s lecture.” (Öğretmenin dersine dikkat etti.)
- “She gave attention to the details of the project.” (Projenin ayrıntılarına dikkat etti.)
- “I have great attention for my friends.” (Arkadaşlarıma büyük bir saygım var.)
- “The sign drew attention to the danger.” (İşaret tehlikeye dikkat çekti.)
- “The police officer gave attention to the speeding car.” (Polis memuru hız yapan arabaya dikkat çekti.)
Attention: Dikkat, Önem, İlgilenme
İngilizce Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Türkçe Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Örnekler:
- “He paid attention to the teacher’s lecture.” (Öğretmenin dersine dikkat etti.)
- “She gave attention to the details of the project.” (Projenin ayrıntılarına dikkat etti.)
- “I have great attention for my friends.” (Arkadaşlarıma büyük bir saygım var.)
- “The sign drew attention to the danger.” (İşaret tehlikeye dikkat çekti.)
- “The police officer gave attention to the speeding car.” (Polis memuru hız yapan arabaya dikkat çekti.)
Attention: Dikkat, Önem, İlgilenme
İngilizce Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Türkçe Anlamı:
- Bir şeye odaklanma veya farkındalık durumu.
- Bir şeye ilgi veya özen gösterme durumu.
- Bir şeye karşı saygı veya hayranlık duyma durumu.
- Bir şeye dikkat çekme veya vurgulama durumu.
- Bir şeye karşı uyarı veya dikkat çekme durumu.
Örnekler:
- “He paid attention to the teacher’s lecture.” (Öğretmenin dersine dikkat etti.)
- “She gave attention to the details of the project.” (Projenin ayrıntılarına dikkat etti.)
- “I have great attention for my friends.” (Arkadaşlarıma büyük bir saygım var.)
- “The sign drew attention to the danger.” (İşaret tehlikeye dikkat çekti.)
- “The police officer gave attention to the speeding car.” (Polis memuru hız yapan arabaya dikkat çekti.)