beautiful
Sıfat
- Göz alıcı, hoş, güzel.
- Mükemmel, kusursuz.
- Harika, muhteşem.
- Etkileyici, çarpıcı.
- Hoş sesli, melodik.
- İyi huylu, nazik.
Örnekler:
- She is a beautiful woman. (O güzel bir kadın.)
- The sunset was beautiful. (Gün batımı muhteşemdi.)
- The music was beautiful. (Müzik harikaydı.)
- The speech was beautiful. (Konuşma etkileyiciydi.)
- The singer has a beautiful voice. (Şarkıcının sesi çok güzel.)
- He is a beautiful person. (O çok iyi huylu bir insan.)
Zarf
- Güzel bir şekilde, hoş bir şekilde.
- Mükemmel bir şekilde, kusursuz bir şekilde.
- Harika bir şekilde, muhteşem bir şekilde.
- Etkileyici bir şekilde, çarpıcı bir şekilde.
- Hoş bir sesle, melodik bir şekilde.
- İyi huylu bir şekilde, nazik bir şekilde.
Örnekler:
- She sings beautifully. (O güzel şarkı söylüyor.)
- He plays the piano beautifully. (O piyano çalıyor.)
- The dancer moves beautifully. (Dansçı çok güzel hareket ediyor.)
- The writer writes beautifully. (Yazar çok güzel yazıyor.)
- The speaker speaks beautifully. (Konuşmacı çok güzel konuşuyor.)
- He behaves beautifully. (O çok iyi huylu davranıyor.)
İsim
- Güzel bir şey, hoş bir şey.
- Mükemmel bir şey, kusursuz bir şey.
- Harika bir şey, muhteşem bir şey.
- Etkileyici bir şey, çarpıcı bir şey.
- Hoş bir ses, melodik bir ses.
- İyi huylu bir kişi, nazik bir kişi.
Örnekler:
- The painting is a beautiful work of art. (Resim güzel bir sanat eseri.)
- The sculpture is a beautiful piece of art. (Heykel güzel bir sanat eseri.)
- The music is a beautiful piece of music. (Müzik güzel bir müzik parçası.)
- The poem is a beautiful piece of poetry. (Şiir güzel bir şiir parçası.)
- The story is a beautiful story. (Hikaye güzel bir hikaye.)
- He is a beautiful person. (O çok iyi huylu bir insan.)
beautiful kelimesi İngilizce’de çok sık kullanılan bir kelimedir. Bu kelimeyi günlük konuşmada, yazışmalarda ve edebiyatta sıklıkla görebilirsiniz.