birikmek sözlük anlamı nedir?

Sözlükte birikmek kelimesinin manası:

Toplanıp yığılmak
Örnek: Meydanlarda çamurlar, sular birikirdi. S. F. Abasıyanık

Birbirine eklenip çoğalmak
Örnek: Sana verilecek havadislerim birikti. P. Safa

birikmek ile alakalı bazı sözcükler ve anlamları

accumulate: Toplamak, biriktirmek, yığmak, toplanmak; birikmek Yığmak Toplamak , biriktirmek Birikmek, çoğalmak, yığılmak. Devamını Oku
yığılmak: Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak. Çok sayıda birikmek, toplanmak Örnek: Bütün köşk kapının önüne yığıldı. A. Gündüz… Devamını Oku
kanlanmak: Kan bulaşmak. Kanı çoğalmak. Bir organda kan birikmek Örnek: Kanlanan gözlerinden sıcak yaşlar akıyor, heyecan ve yorgunluğundan nefesi tıkanıyordu. Ö.… Devamını Oku
kümelenmek: Bir yere toplanmak, yığılmak Örnek: Bin bir kuş parlak yapraklı ağaçlara kümelendi. S. F. Abasıyanık Devamını Oku
üremek: Canlı, doğup çoğalmak Örnek: Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi. Ö. Seyfettin Yetişmek Örnek: Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da… Devamını Oku
ortalık: Bulunulan yer, çevre Örnek: Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme. P. Safa İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer… Devamını Oku
dna manipulasyonları: Enzimler aracılığıyla DNA baz dizilerinin eklenip çıkarılması, farklı parçaların birbirine eklenip çıkarılması gibi DNA üzerinde yapılan değişiklikler. Devamını Oku
dökülmek: Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak Örnek: Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü. S. F. Abasıyanık Kumaş dökümlü olmak.… Devamını Oku
sürtmek: Bir şeyi bastırarak diğer bir şeyin üzerinden geçirmek Örnek: Cemal ellerini hızlı hızlı birbirine sürttü. S. F. Abasıyanık Dokundurmak. Başıboş… Devamını Oku
accumulate to: birikmek,yığılmak,toplamak Devamını Oku
tezahür: Belirme, görünme, gözükme, ortaya çıkma, oluşma Örnek: Muvaffak olamamış sanatkârın iki türlü tezahürü vardır. S. F. Abasıyanık Belirti Örnek: Bu… Devamını Oku
fazlalaşmak: Çoğalmak, sayısı artmak, ziyadeleşmek Örnek: Dışarıda sulu kara benzeyen bir yağmur, geceden beri fazlalaşan keskin bir rüzgâr vardı. P. Safa Devamını Oku
kininli: İçinde kinin bulunan Örnek: Sana bir kadeh de kininli konyak vereyim. S. F. Abasıyanık Devamını Oku
soğuk: Isısı düşük olan, sıcak karşıtı Örnek: Bu el soğuktu ve titriyordu. P. Safa Üşütecek derecede ısısı olan Örnek: Güneşli, soğuk… Devamını Oku
sarılmak: Sarma işi yapılmak Örnek: Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum. R. H. Karay Bir şeyin üzerine bir veya birkaç kez dolanmak.… Devamını Oku