Broad: Geniş, Kapsamlı, Yaygın
İngilizce Anlamı:
- (sıfat) Geniş, geniş, geniş.
- (sıfat) Kapsamlı, kapsamlı, kapsamlı.
- (sıfat) Yaygın, yaygın, yaygın.
- (sıfat) Genel, genel, genel.
- (sıfat) Açık, açık, açık.
- (sıfat) Serbest, serbest, serbest.
- (sıfat) Kaba, kaba, kaba.
- (sıfat) Geniş fikirli, geniş fikirli, geniş fikirli.
- (sıfat) Cömert, cömert, cömert.
- (sıfat) Güçlü, güçlü, güçlü.
Türkçe Anlamı:
- (sıfat) Geniş, geniş, geniş.
- (sıfat) Kapsamlı, kapsamlı, kapsamlı.
- (sıfat) Yaygın, yaygın, yaygın.
- (sıfat) Genel, genel, genel.
- (sıfat) Açık, açık, açık.
- (sıfat) Serbest, serbest, serbest.
- (sıfat) Kaba, kaba, kaba.
- (sıfat) Geniş fikirli, geniş fikirli, geniş fikirli.
- (sıfat) Cömert, cömert, cömert.
- (sıfat) Güçlü, güçlü, güçlü.
Örnekler:
- The broad river flowed through the valley. (Geniş nehir vadide akıyordu.)
- The broad topic of the conference was “The Future of Education.” (Konferansın geniş konusu “Eğitimin Geleceği” idi.)
- The broad consensus among scientists is that climate change is real. (Bilim insanları arasında iklim değişikliğinin gerçek olduğu konusunda geniş bir fikir birliği var.)
- The broad outlines of the plan were agreed upon by all parties. (Planın geniş ana hatları tüm taraflarca kabul edildi.)
- The broad daylight made it easy to see the details of the painting. (Geniş gün ışığı, resmin ayrıntılarını görmeyi kolaylaştırdı.)
- The broad smile on her face showed that she was happy. (Yüzündeki geniş gülümseme mutlu olduğunu gösteriyordu.)
- The broad strokes of the artist’s brush created a bold and striking image. (Sanatçının fırçasının geniş darbeleri cesur ve çarpıcı bir görüntü yarattı.)
- The broad-minded professor was open to new ideas. (Geniş fikirli profesör yeni fikirlere açıktı.)
- The broad-hearted philanthropist donated millions of dollars to charity. (Geniş yürekli hayırsever, hayır kurumlarına milyonlarca dolar bağışladı.)
- The broad-shouldered man carried the heavy load with ease. (Geniş omuzlu adam ağır yükü kolaylıkla taşıdı.)
Broad kelimesinin eş anlamlıları:
- Wide
- Extensive
- Comprehensive
- General
- Open
- Free
- Coarse
- Liberal
- Generous
- Strong
Broad kelimesinin zıt anlamlıları:
- Narrow
- Limited
- Restricted
- Specific
- Closed
- Confined
- Fine
- Conservative
- Stingy
- Weak