brought
Anlamı:
- Getirmek
- Taşımak
- Üretmek
- Neden olmak
- Yetiştirmek
Örnekler:
- He brought me a present. (Bana bir hediye getirdi.)
- She brought the groceries home. (Alışverişleri eve taşıdı.)
- This tree brings a lot of shade. (Bu ağaç çok fazla gölge üretiyor.)
- His words brought tears to my eyes. (Sözleri gözlerimi yaşarttı.)
- She brought up her children to be kind and respectful. (Çocuklarını nazik ve saygılı olacak şekilde yetiştirdi.)
brought’un geçmiş zamanı ve üçüncü tekil şahıs hali
Anlamı:
- Getirmişti
- Taşıdı
- Üretti
- Neden oldu
- Yetiştirdi
Örnekler:
- He had brought me a present. (Bana bir hediye getirmişti.)
- She had brought the groceries home. (Alışverişleri eve taşımıştı.)
- This tree had brought a lot of shade. (Bu ağaç çok fazla gölge üretmişti.)
- His words had brought tears to my eyes. (Sözleri gözlerimi yaşartmıştı.)
- She had brought up her children to be kind and respectful. (Çocuklarını nazik ve saygılı olacak şekilde yetiştirmişti.)
brought’un şimdiki zamanın üçüncü tekil şahıs hali
Anlamı:
- Getiriyor
- Taşıyor
- Üretiyor
- Neden oluyor
- Yetiştiriyor
Örnekler:
- He is bringing me a present. (Bana bir hediye getiriyor.)
- She is bringing the groceries home. (Alışverişleri eve taşıyor.)
- This tree is bringing a lot of shade. (Bu ağaç çok fazla gölge üretiyor.)
- His words are bringing tears to my eyes. (Sözleri gözlerimi yaşartıyor.)
- She is bringing up her children to be kind and respectful. (Çocuklarını nazik ve saygılı olacak şekilde yetiştiriyor.)
brought’un olumsuz hali
Anlamı:
- Getirmedi
- Taşımadı
- Üretmedi
- Neden olmadı
- Yetiştirmedi
Örnekler:
- He did not bring me a present. (Bana bir hediye getirmedi.)
- She did not bring the groceries home. (Alışverişleri eve taşımadı.)
- This tree did not bring a lot of shade. (Bu ağaç çok fazla gölge üretmedi.)
- His words did not bring tears to my eyes. (Sözleri gözlerimi yaşartmadı.)
- She did not bring up her children to be kind and respectful. (Çocuklarını nazik ve saygılı olacak şekilde yetiştirmedi.)
brought’un soru hali
Anlamı:
- Getirdi mi?
- Taşıdı mı?
- Üretti mi?
- Neden oldu mu?
- Yetiştirdi mi?
Örnekler:
- Did he bring me a present? (Bana bir hediye getirdi mi?)
- Did she bring the groceries home? (Alışverişleri eve taşıdı mı?)
- Did this tree bring a lot of shade? (Bu ağaç çok fazla gölge üretti mi?)
- Did his words bring tears to my eyes? (Sözleri gözlerimi yaşarttı mı?)
- Did she bring up her children to be kind and respectful? (Çocuklarını nazik ve saygılı olacak şekilde yetiştirdi mi?)