Contingent: Anlamı ve Kullanımı
“Contingent” kelimesi, “bağımlı” veya “şarta bağlı” anlamına gelen bir sıfattır. Genellikle, bir şeyin varlığının veya gerçekleşmesinin başka bir şeye bağlı olduğu durumlarda kullanılır. Örneğin, “The success of the project is contingent on the availability of funding” cümlesinde, projenin başarısı fonların mevcudiyetine bağlıdır.
“Contingent” kelimesi ayrıca, belirli bir amaca veya göreve bağlı olarak bir araya gelen bir grup insan veya şeyi ifade etmek için de kullanılır. Örneğin, “The company sent a contingent of engineers to the construction site” cümlesinde, şirket inşaat alanına bir grup mühendis göndermiştir.
Contingent: İngilizce-Türkçe Örnek Cümleler
- The outcome of the election is contingent on the turnout of voters. (Seçim sonucu, seçmen katılımına bağlıdır.)
- The company’s decision to expand its operations is contingent on the approval of the board of directors. (Şirketin faaliyetlerini genişletme kararı, yönetim kurulunun onayına bağlıdır.)
- The success of the project is contingent on the availability of resources. (Projenin başarısı, kaynakların mevcudiyetine bağlıdır.)
- The government’s response to the crisis is contingent on the severity of the situation. (Hükümetin krize verdiği tepki, durumun ciddiyetine bağlıdır.)
- The company sent a contingent of engineers to the construction site. (Şirket inşaat alanına bir grup mühendis gönderdi.)
- The contingent of soldiers was deployed to the border to protect the country from invasion. (Askerlerden oluşan birlik, ülkeyi işgalden korumak için sınıra konuşlandırıldı.)
Contingent: Türkçe-İngilizce Örnek Cümleler
- Projenin başarısı, kaynakların mevcudiyetine bağlıdır. (The success of the project is contingent on the availability of resources.)
- Şirketin faaliyetlerini genişletme kararı, yönetim kurulunun onayına bağlıdır. (The company’s decision to expand its operations is contingent on the approval of the board of directors.)
- Seçim sonucu, seçmen katılımına bağlıdır. (The outcome of the election is contingent on the turnout of voters.)
- Hükümetin krize verdiği tepki, durumun ciddiyetine bağlıdır. (The government’s response to the crisis is contingent on the severity of the situation.)
- Şirket inşaat alanına bir grup mühendis gönderdi. (The company sent a contingent of engineers to the construction site.)
- Askerlerden oluşan birlik, ülkeyi işgalden korumak için sınıra konuşlandırıldı. (The contingent of soldiers was deployed to the border to protect the country from invasion.)