Defeat: Yenilgi
İngilizce Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetmek.
- Birini veya bir şeyi yenmek veya alt etmek.
- Bir planı veya amacı engellemek veya bozmak.
- Birinin moralini bozmak veya cesaretini kırmak.
Türkçe Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetmek.
- Birini veya bir şeyi yenmek veya alt etmek.
- Bir planı veya amacı engellemek veya bozmak.
- Birinin moralini bozmak veya cesaretini kırmak.
Örnekler:
- The team was defeated in the championship game. (Takım şampiyonluk maçında yenildi.)
- The hero defeated the dragon and saved the princess. (Kahraman ejderhayı yendi ve prensesi kurtardı.)
- The government’s plan to raise taxes was defeated in the parliament. (Hükümetin vergileri artırma planı parlamentoda reddedildi.)
- The news of the accident defeated her spirits. (Kaza haberi onun moralini bozdu.)
Defeat: Yenilgi
İngilizce Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetme durumu.
- Birinin veya bir şeyin yenilmesi veya alt edilmesi.
- Bir planın veya amacın engellenmesi veya bozulması.
- Birinin moralinin bozulması veya cesaretinin kırılması.
Türkçe Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetme durumu.
- Birinin veya bir şeyin yenilmesi veya alt edilmesi.
- Bir planın veya amacın engellenmesi veya bozulması.
- Birinin moralinin bozulması veya cesaretinin kırılması.
Örnekler:
- The team’s defeat in the championship game was a major disappointment. (Takımın şampiyonluk maçındaki yenilgisi büyük bir hayal kırıklığıydı.)
- The hero’s defeat of the dragon was a great victory. (Kahramanın ejderhayı yenmesi büyük bir zaferdi.)
- The government’s defeat in the parliament was a setback for its agenda. (Hükümetin parlamentodaki yenilgisi gündemi için bir aksilikti.)
- The news of the accident was a devastating defeat for her. (Kaza haberi onun için yıkıcı bir yenilgiydi.)
Defeat: Yenilgi
İngilizce Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetmek.
- Birini veya bir şeyi yenmek veya alt etmek.
- Bir planı veya amacı engellemek veya bozmak.
- Birinin moralini bozmak veya cesaretini kırmak.
Türkçe Anlamı:
- Bir yarışmada, oyunda veya savaşta kaybetmek.
- Birini veya bir şeyi yenmek veya alt etmek.
- Bir planı veya amacı engellemek veya bozmak.
- Birinin moralini bozmak veya cesaretini kırmak.
Örnekler:
- The team was defeated in the championship game, but they still had a successful season. (Takım şampiyonluk maçında yenildi, ancak yine de başarılı bir sezon geçirdiler.)
- The hero defeated the dragon, but he was badly injured in the battle. (Kahraman ejderhayı yendi, ancak savaşta ağır yaralandı.)
- The government’s plan to raise taxes was defeated in the parliament, but they were able to pass a compromise bill. (Hükümetin vergileri artırma planı parlamentoda reddedildi, ancak bir uzlaşma tasarısı geçirmeyi başardılar.)
- The news of the accident was a devastating defeat for her, but she eventually found the strength to move on. (Kaza haberi onun için yıkıcı bir yenilgiydi, ancak sonunda devam etme gücünü buldu.)