disadvantages

dis (zarf)

İngilizce Anlamı:

  • Uzakta veya uzak bir mesafede
  • Uzaklaşarak veya uzaklaştırarak
  • Ayrı veya ayrılarak
  • Yokluğunda veya olmadan
  • Farklı bir yönde veya yöne doğru
  • Karşıt bir şekilde veya yöne doğru
  • Ayrı bir yerde veya konumda
  • Birbirinden ayrı veya bağımsız olarak
  • Bağlantısız veya ilişkili olmayan bir şekilde

Türkçe Anlamı:

  • Uzakta
  • Uzaklaşarak
  • Ayrı
  • Yokluğunda
  • Farklı bir yöne doğru
  • Karşıt bir şekilde
  • Ayrı bir yerde
  • Bağımsız olarak
  • Bağlantısız

Örnek Cümleler:

  • The house is located dis from the city center. (Ev şehir merkezinden uzakta yer almaktadır.)
  • He dis his hand in the air. (Elini havaya kaldırdı.)
  • They dis their ways. (Yollarını ayırdılar.)
  • I cannot live dis you. (Sensiz yaşayamam.)
  • The car dis from the road. (Araba yoldan çıktı.)
  • He dis his opponent in the boxing match. (Boks maçında rakibini yendi.)
  • The two countries dis in their political views. (İki ülke siyasi görüşlerinde farklılık göstermektedir.)
  • The dis parts of the machine need to be assembled. (Makinenin ayrı parçalarının birleştirilmesi gerekiyor.)
  • The dis wires are causing the electrical problem. (Bağlantısız kablolar elektrik sorununa neden oluyor.)

dis (edat)

İngilizce Anlamı:

  • Uzakta veya uzak bir mesafede
  • Uzaklaşarak veya uzaklaştırarak
  • Ayrı veya ayrılarak
  • Yokluğunda veya olmadan
  • Farklı bir yönde veya yöne doğru
  • Karşıt bir şekilde veya yöne doğru
  • Ayrı bir yerde veya konumda
  • Birbirinden ayrı veya bağımsız olarak
  • Bağlantısız veya ilişkili olmayan bir şekilde

Türkçe Anlamı:

  • Uzakta
  • Uzaklaşarak
  • Ayrı
  • Yokluğunda
  • Farklı bir yöne doğru
  • Karşıt bir şekilde
  • Ayrı bir yerde
  • Bağımsız olarak
  • Bağlantısız

Örnek Cümleler:

  • The house is dis the city center. (Ev şehir merkezinden uzakta.)
  • He dis his hand in the air. (Elini havaya kaldırdı.)
  • They dis their ways. (Yollarını ayırdılar.)
  • I cannot live dis you. (Sensiz yaşayamam.)
  • The car dis the road. (Araba yoldan çıktı.)
  • He dis his opponent in the boxing match. (Boks maçında rakibini yendi.)
  • The two countries dis in their political views. (İki ülke siyasi görüşlerinde farklılık göstermektedir.)
  • The dis parts of the machine need to be assembled. (Makinenin ayrı parçalarının birleştirilmesi gerekiyor.)
  • The dis wires are causing the electrical problem. (Bağlantısız kablolar elektrik sorununa neden oluyor.)

dis (fiil)

İngilizce Anlamı:

  • Uzaklaştırmak veya uzaklaşmak
  • Ayırmak veya ayrılmak
  • Yok etmek veya yok olmak
  • Karşı çıkmak veya karşıt olmak
  • Farklılaştırmak veya farklılaşmak
  • Bağlantısını kesmek veya bağlantısı kesilmek

Türkçe Anlamı:

  • Uzaklaştırmak
  • Ayırmak
  • Yok etmek
  • Karşı çıkmak
  • Farklılaştırmak
  • Bağlantısını kesmek

Örnek Cümleler:

  • He dis himself from the situation. (Kendisini durumdan uzaklaştırdı.)
  • They dis their ways. (Yollarını ayırdılar.)
  • The storm dis the trees. (Fırtına ağaçları yıktı.)
  • I dis his opinion. (Onun fikrine karşıyım.)
  • The two colors dis from each other. (İki renk birbirinden farklıdır.)
  • The dis wires are causing the electrical problem. (Bağlantısız kablolar elektrik sorununa neden oluyor.)

Yayımlandı

kategorisi