divert: Fiil
İngilizce Anlamı:
- (birinin dikkatini veya ilgisini) başka bir yöne çekmek veya başka bir şeye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Türkçe Anlamı:
- (birinin dikkatini veya ilgisini) başka bir yöne çekmek veya başka bir şeye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Örnekler:
- The teacher diverted the children’s attention to the blackboard.
Öğretmen çocukların dikkatini tahtaya çekti. - The company diverted its resources to the new project.
Şirket kaynaklarını yeni projeye yönlendirdi. - The river was diverted to a new channel.
Nehir yeni bir kanala yönlendirildi. - The money was diverted to a charity.
Para bir hayır kurumuna aktarıldı. - The patient was diverted to another hospital.
Hasta başka bir hastaneye sevk edildi.
divert: İsim
İngilizce Anlamı:
- (birinin dikkatini veya ilgisini) başka bir yöne çeken veya başka bir şeye yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Türkçe Anlamı:
- (birinin dikkatini veya ilgisini) başka bir yöne çeken veya başka bir şeye yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendiren bir şey.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Örnekler:
- The music was a welcome diversion from the stress of the day.
Müzik, günün stresinden hoş bir kaçıştı. - The new project was a diversion from the company’s usual line of business.
Yeni proje, şirketin normal iş kolundan bir sapmaydı. - The river diversion was a major engineering project.
Nehir yönlendirmesi büyük bir mühendislik projesiydi. - The money diversion was a scandal.
Para aktarımı bir skandaldı. - The patient diversion was a necessary measure to ensure the best possible care.
Hasta yönlendirmesi, mümkün olan en iyi bakımı sağlamak için gerekli bir önlemdi.
divert: Deyim
İngilizce Anlamı:
- (birini) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Türkçe Anlamı:
- (birini) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yöne veya başka bir amaca yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye yönlendirmek.
- (bir şeyi) başka bir şekilde kullanmak veya başka bir amaç için kullanmak.
- (bir şeyi) başka bir yere veya başka bir kişiye aktarmak.
Örnekler:
- The teacher diverted the children’s attention to the blackboard.
Öğretmen çocukların dikkatini tahtaya çekti. - The company diverted its resources to the new project.
Şirket kaynaklarını yeni projeye yönlendirdi. - The river was diverted to a new channel.
Nehir yeni bir kanala yönlendirildi. - The money was diverted to a charity.
Para bir hayır kurumuna aktarıldı. - The patient was diverted to another hospital.
Hasta başka bir hastaneye sevk edildi.