-
Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi
Örnek:Bu deniz de sabahın sisi içinde engin, sınırsız bir deniz gibi görünür. H. Taner
-
Açık deniz
Örnek:Enginden dönen deniz kuşları sessiz kanatlarıyla başımın üstünde dolaşıyorlar. R. N. Güntekin
-
Değer ve fiyatı düşük olan.
-
Yüksekte olmayan, alçak (yer), ingin, münhat
Örnek:Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası. Halk türküsü
-
Açık deniz.
-
Ucu bucağı görünmeyecek kadar çok geniş.
-
İyi, güzel, temiz, sağlam.
-
1. ucu, bucağı görünmeyecek kadar çok geniş. 2. denizin kıyıdan çok uzaklarda bulunan geniş bölümü, açık deniz. 3. değer ve fiyatı düşük olan. 4. yüksekte olmayan, alçak yer.
engin
Yayımlandı
kategorisi