Explorer
Anlamı:
- Keşifçi
- Araştırmacı
- Gezgin
- Kâşif
- Öncü
- Maceracı
Örnekler:
- Christopher Columbus was a famous explorer who discovered America. (Kristof Kolomb, Amerika’yı keşfeden ünlü bir kâşifti.)
- The explorers set out on a journey to find the lost city of Atlantis. (Kâşifler, kayıp şehir Atlantis’i bulmak için bir yolculuğa çıktılar.)
- The explorer was determined to reach the top of Mount Everest. (Kâşif, Everest Dağı’nın zirvesine ulaşmaya kararlıydı.)
- The explorers were amazed by the beauty of the rainforest. (Kâşifler, yağmur ormanının güzelliğine hayran kaldılar.)
- The explorer was the first person to reach the South Pole. (Kâşif, Güney Kutbu’na ulaşan ilk kişiydi.)
Explorer kelimesinin kökeni:
Explorer kelimesi, Latince “explorare” fiilinden türemiştir. Bu fiil, “araştırmak”, “keşfetmek” ve “incelemek” anlamlarına gelir. Explorer kelimesi, ilk olarak 14. yüzyılda İngilizce’ye girmiştir.
Explorer kelimesinin eş anlamlıları:
- Discoverer
- Investigator
- Adventurer
- Pioneer
- Pathfinder
Explorer kelimesinin zıt anlamlıları:
- Homebody
- Stay-at-home
- Couch potato
Explorer kelimesinin kullanım alanları:
- Explorer kelimesi, genellikle keşif, araştırma ve macera ile ilgili bağlamlarda kullanılır.
- Explorer kelimesi, ayrıca bilgisayar bilimlerinde, dosya ve klasörleri aramak için kullanılan bir yazılım programını tanımlamak için de kullanılır.
Explorer kelimesinin örnek cümleleri:
- The explorer was eager to discover new lands. (Kâşif, yeni topraklar keşfetmeye hevesliydi.)
- The explorers were determined to find the lost treasure. (Kâşifler, kayıp hazineyi bulmaya kararlıydılar.)
- The explorer was amazed by the beauty of the underwater world. (Kâşif, su altı dünyasının güzelliğine hayran kaldı.)
- The explorer was the first person to reach the top of the mountain. (Kâşif, dağın zirvesine ulaşan ilk kişiydi.)
- The explorer was awarded a medal for his bravery. (Kâşif, cesareti nedeniyle madalya ile ödüllendirildi.)