advising: Öğüt vermek, nasihat etmek, öğütlemek, tavsiye etmek, akıl vermek, fikir vermek, haber vermek, bildirmek, uyarmak Tavsiye ediciDevamını Oku
suggest: Önermek, teklif etmek, akla getirmek, tavsiye etmek, fikir vermek, telkin etmek, aşılamak, izlenimini uyandırmak, öne sürmek, ima etmek, sezdirmek Öne…Devamını Oku
danıştay: Yönetsel uyuşmazlıkları ve davaları görüp çözümlemek, Bakanlar kurulunca gönderilen yasa tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını, ayrıcalık sözleşme ve koşullaşmalarını…Devamını Oku
danıştay: Yönetsel uyuşmazlıkları ve davaları görüp çözümlemek, Bakanlar kurulunca gönderilen yasa tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını, ayrıcalık sözleşme ve koşullaşmalarını…Devamını Oku
advise: Öğüt vermek, nasihat etmek, öğütlemek, tavsiye etmek, akıl vermek, fikir vermek, haber vermek, bildirmek, uyarmak Tavsiye etmek Öğüt veya nasihat…Devamını Oku
signal: Dikkate şayan, belli, açık, vazıh, aşikâr, dikkati çeken, işaret veren (-ed, -ing veya -led, -ling) işaret Belirten herhangi bir şey…Devamını Oku
inform: Bilgi vermek, haber vermek, söylemek, bildirmek Şekil vermek, canlandırmak Fikrini açmak Against veya on ile ihbar etmek. Bildirmek, bilgi vermek,…Devamını Oku
tercüman olmak: Başkasının düşüncesini ve duygusunu bildirmek, anlatmak.Devamını Oku
ahdeb: Hiç kimsenin fikir ve düşüncesini beğenmeyen, ahmak.Devamını Oku
secondguess: Sonradan fikir yürütmek, iş işten geçtikten sonra düşüncesini soylemek.Devamını Oku
acquaint: Haberdar etmek, bilgi vermek, malumat vermek Bildirmek, bilgi vermek, haber vermek; tanıtmakDevamını Oku
pronounce: Telaffuz etmek, söylemek, ilan etmek, duyurmak, bildirmek, ileri sürmek, fikrini söylemek Telaffuz etmek, söylemek Beyan etmek, resmen bildirmek, kararı bildirmek…Devamını Oku
notify: Bildirmek Bildirmek, haber vermek, ihtar etmek, tebliğ etmekDevamını Oku