hasten

Hasten: Anlamı ve Kullanımı

“Hasten” kelimesi, “acele etmek” veya “hızlandırmak” anlamına gelen bir fiildir. Genellikle, bir şeyi daha hızlı veya daha erken yapmak için bir eylemde bulunmak anlamında kullanılır. Örneğin:

  • “I need to hasten my work so that I can finish it on time.” (Zamanında bitirebilmek için işimi hızlandırmam gerekiyor.)
  • “The doctor hastened to the patient’s bedside.” (Doktor, hastanın yatağına aceleyle gitti.)
  • “The government hastened to pass the new law in response to the crisis.” (Hükümet, krize yanıt olarak yeni yasayı hızla geçirdi.)

“Hasten” kelimesi, “acele etmek” veya “hızlandırmak” anlamında kullanılan diğer fiillerle de eşanlamlıdır. Örneğin:

  • “Accelerate” (hızlandırmak)
  • “Expedite” (hızlandırmak)
  • “Hurry” (acele etmek)
  • “Rush” (acele etmek)
  • “Speed up” (hızlandırmak)

“Hasten” kelimesi, genellikle olumlu bir anlamda kullanılır. Ancak, bazı durumlarda olumsuz bir anlamda da kullanılabilir. Örneğin:

  • “The hasty decision led to a lot of problems.” (Ace急な決定は多くの問題を引き起こした。)
  • “The hasty retreat of the army caused a lot of casualties.” (Ordunun aceleyle geri çekilmesi birçok kayba yol açtı.)

“Hasten” kelimesi, İngilizce’de sıklıkla kullanılan bir fiildir. Hem konuşmada hem de yazıda yaygın olarak kullanılır.

Hasten: Örnek Cümleler

  • “I need to hasten my work so that I can finish it on time.” (Zamanında bitirebilmek için işimi hızlandırmam gerekiyor.)
  • “The doctor hastened to the patient’s bedside.” (Doktor, hastanın yatağına aceleyle gitti.)
  • “The government hastened to pass the new law in response to the crisis.” (Hükümet, krize yanıt olarak yeni yasayı hızla geçirdi.)
  • “The company hastened to release a new product in order to stay ahead of the competition.” (Şirket, rekabetin önünde kalmak için yeni bir ürünü hızla piyasaya sürdü.)
  • “The team hastened to score a goal before the end of the game.” (Takım, oyunun bitmeden önce gol atmak için acele etti.)
  • “The students hastened to finish their exams before the deadline.” (Öğrenciler, sınavlarını son tarihten önce bitirmek için acele ettiler.)
  • “The police hastened to the scene of the crime.” (Polis, suç mahalline aceleyle gitti.)
  • “The fire department hastened to put out the fire.” (İtfaiye, yangını söndürmek için acele etti.)
  • “The ambulance hastened to the hospital with the injured patient.” (Ambulans, yaralı hastayla birlikte hastaneye aceleyle gitti.)
  • “The train hastened to the station before it was too late.” (Tren, çok geç olmadan istasyona aceleyle gitti.)

Yayımlandı

kategorisi