inconvenience

İnconvenience: Rahatsızlık, Uğraştırma, Zahmet

İngilizce Anlamı:

Inconvenience, bir kişinin veya grubun normal faaliyetlerini veya planlarını bozan veya engelleyen bir durum veya olaydır. Genellikle olumsuz bir anlam taşır ve rahatsızlık, uğraştırma veya zahmet gibi duygulara yol açabilir.

Türkçe Anlamı:

Rahatsızlık, uğraştırma veya zahmet, bir kişinin veya grubun normal faaliyetlerini veya planlarını bozan veya engelleyen bir durum veya olaydır. Genellikle olumsuz bir anlam taşır ve rahatsızlık, uğraştırma veya zahmet gibi duygulara yol açabilir.

Örnekler:

  • Uçak seferinin iptal edilmesi yolcular için büyük bir rahatsızlık oldu.
  • Komşunun yüksek sesli müziği nedeniyle uyumakta zorluk çekiyorum.
  • Bu kadar çok evrak işi yapmak gerçekten zahmetli.

İnconvenience ile İlgili Kelimeler:

  • Discomfort: Rahatsızlık
  • Trouble: Uğraştırma
  • Hassle: Zahmet
  • Nuisance: Rahatsızlık
  • Inconvenience: Rahatsızlık

İnconvenience ile İlgili Cümleler:

  • I’m sorry for the inconvenience. (Rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.)
  • This is a minor inconvenience. (Bu küçük bir rahatsızlık.)
  • I’m not going to let this inconvenience me. (Bu beni rahatsız etmeyecek.)
  • I’m used to inconvenience. (Rahatsızlığa alışkınım.)
  • I’m trying to avoid any inconvenience. (Herhangi bir rahatsızlıktan kaçınmaya çalışıyorum.)

İnconvenience ile İlgili İfadeler:

  • At your convenience: Sizin uygunluğunuza göre
  • For your convenience: Sizin kolaylığınız için
  • Without inconvenience: Rahatsızlık vermeden
  • Cause inconvenience: Rahatsızlık vermek
  • Suffer inconvenience: Rahatsızlık çekmek

İnconvenience ile İlgili Deyimler:

  • A spanner in the works: İşleri bozan bir durum
  • A pain in the neck: Çok can sıkıcı bir durum
  • A thorn in the flesh: Çok can sıkıcı bir durum
  • A monkey wrench in the works: İşleri bozan bir durum
  • A fly in the ointment: İşleri bozan bir durum

İnconvenience ile İlgili Atasözleri:

  • No pain, no gain. (Zahmetsiz kazanç olmaz.)
  • A bird in the hand is worth two in the bush. (Elinizdeki bir kuş, çalıdaki iki kuştan daha iyidir.)
  • Better safe than sorry. (Güvenli olmak, üzgün olmaktan iyidir.)
  • Look before you leap. (Atlamadan önce düşün.)
  • A stitch in time saves nine. (Zamanında yapılan bir dikiş, dokuz dikişi önler.)

Yayımlandı

kategorisi