juicy ne demek

Juicy (sıfat)

  • Lezzetli, sulu, iştah açan
  • İlginç, heyecan verici, ilgi çekici
  • Skandal, sansasyonal, dedikodulu
  • Karlı, kazançlı, avantajlı

Örnekler:

  • The juicy peach was a delight to eat. (Sulu şeft yemek için bir zevkti.)
  • The juicy gossip about the celebrities was all over the tabloids. (Ünlülerle ilgili sulu dedikodular tüm magazin dergilerindeydi.)
  • The juicy investment opportunity promised high returns. (Sulu yatırım fırsatı yüksek getiri vaat ediyordu.)

İlgili ifadeler:

  • Juicy details (Sulu detaylar)
  • Juicy story (Sulu hikaye)
  • Juicy secret (Sulu sır)
  • Juicy rumor (Sulu söylenti)
  • Juicy tidbit (Sulu haber)

Juicy (fiil)

  • Sulu olmak, sulanmak
  • İlginç olmak, heyecan verici olmak, ilgi çekici olmak
  • Skandal olmak, sansasyonal olmak, dedikodulu olmak
  • Karlı olmak, kazançlı olmak, avantajlı olmak

Örnekler:

  • The peach juiced up in the sun. (Şeft güneşte sulandı.)
  • The story juiced up the audience. (Hikaye seyirciyi heyecanlandırdı.)
  • The investment opportunity juiced up the investors. (Yatırım fırsatı yatırımcıları cezbetti.)

İlgili ifadeler:

  • Juicy up (Sulanmak, sulandırmak)
  • Juicy up a story (Bir hikayeyi sulandırmak)
  • Juicy up an investment opportunity (Bir yatırım fırsatını sulandırmak)

Juicy’nin Türkçe Anlamı

  • Sulu
  • İlginç
  • Heyecan verici
  • Karlı
  • Kazançlı
  • Avantajlı

Örnekler:

  • Sulu bir şeft yedim.
  • İlginç bir kitap okudum.
  • Heyecan verici bir film izledim.
  • Karlı bir yatırım yaptım.
  • Kazançlı bir iş kurdum.
  • Avantajlı bir konumdayım.

İlgili ifadeler:

  • Sulu detaylar
  • İlginç bir hikaye
  • Heyecan verici bir sır
  • Karlı bir söylenti
  • Avantajlı bir haber

Yayımlandı

kategorisi