kesmek ingilizce

Kesmek İngilizce: Cut

Anlamı:

  • Bir şeyi keskin bir nesneyle bölmek veya ayırmak
  • Bir şeyin bir kısmını çıkarmak veya ayırmak
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle yaralamak veya zarar vermek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek şekillendirmek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek ayırmak veya bölmek

Örnekler:

  • He cut the rope with a knife. (İpi bıçakla kesti.)
  • She cut her finger while cooking. (Yemek yaparken parmağını kesti.)
  • The surgeon cut open the patient’s abdomen. (Cerrah hastanın karnını kesti.)
  • The carpenter cut the wood into pieces. (Marangoz tahtayı parçalara kesti.)
  • The tailor cut the fabric into a dress. (Terzi kumaşı elbiseye kesti.)

Kesmek İngilizce: Cut

Anlamı:

  • Bir şeyi keskin bir nesneyle bölmek veya ayırmak
  • Bir şeyin bir kısmını çıkarmak veya ayırmak
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle yaralamak veya zarar vermek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek şekillendirmek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek ayırmak veya bölmek

Örnekler:

  • He cut the rope with a knife. (İpi bıçakla kesti.)
  • She cut her finger while cooking. (Yemek yaparken parmağını kesti.)
  • The surgeon cut open the patient’s abdomen. (Cerrah hastanın karnını kesti.)
  • The carpenter cut the wood into pieces. (Marangoz tahtayı parçalara kesti.)
  • The tailor cut the fabric into a dress. (Terzi kumaşı elbiseye kesti.)

Kesmek İngilizce: Cut

Anlamı:

  • Bir şeyi keskin bir nesneyle bölmek veya ayırmak
  • Bir şeyin bir kısmını çıkarmak veya ayırmak
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle yaralamak veya zarar vermek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek şekillendirmek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek ayırmak veya bölmek

Örnekler:

  • He cut the rope with a knife. (İpi bıçakla kesti.)
  • She cut her finger while cooking. (Yemek yaparken parmağını kesti.)
  • The surgeon cut open the patient’s abdomen. (Cerrah hastanın karnını kesti.)
  • The carpenter cut the wood into pieces. (Marangoz tahtayı parçalara kesti.)
  • The tailor cut the fabric into a dress. (Terzi kumaşı elbiseye kesti.)

Kesmek İngilizce: Cut

Anlamı:

  • Bir şeyi keskin bir nesneyle bölmek veya ayırmak
  • Bir şeyin bir kısmını çıkarmak veya ayırmak
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle yaralamak veya zarar vermek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek şekillendirmek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek ayırmak veya bölmek

Örnekler:

  • He cut the rope with a knife. (İpi bıçakla kesti.)
  • She cut her finger while cooking. (Yemek yaparken parmağını kesti.)
  • The surgeon cut open the patient’s abdomen. (Cerrah hastanın karnını kesti.)
  • The carpenter cut the wood into pieces. (Marangoz tahtayı parçalara kesti.)
  • The tailor cut the fabric into a dress. (Terzi kumaşı elbiseye kesti.)

Kesmek İngilizce: Cut

Anlamı:

  • Bir şeyi keskin bir nesneyle bölmek veya ayırmak
  • Bir şeyin bir kısmını çıkarmak veya ayırmak
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle yaralamak veya zarar vermek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek şekillendirmek
  • Bir şeyi keskin bir nesneyle keserek ayırmak veya bölmek

Örnekler:

  • He cut the rope with a knife. (İpi bıçakla kesti.)
  • She cut her finger while cooking. (Yemek yaparken parmağını kesti.)
  • The surgeon cut open the patient’s abdomen. (Cerrah hastanın karnını kesti.)
  • The carpenter cut the wood into pieces. (Marangoz tahtayı parçalara kesti.)
  • The tailor cut the fabric into a dress. (Terzi kumaşı elbiseye kesti.)

Yayımlandı

kategorisi