kıble: Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön. Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön Örnek: Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten…Devamını Oku
namazgah: Açıkta namaz kılmak için hazırlanmış olan ve kıble yönüne doğru dikili bir taşı bulunan yer. Açıkta namaz kılmak için hazırlanmış…Devamını Oku
aktarı beden: Vücudun her tarafı. (Osmanlıca'da yazılışı: aktâr-ı beden)Devamını Oku
irzayi tarafeyn: İki tarafı anlaştırma, razı etme. (Osmanlıca'da yazılışı: irza-yi tarafeyn)Devamını Oku
mütesaviyüt tarafeyn: İki tarafı birbirine müsavi ve denk olan. (Bak: Hudus) (Osmanlıca'da yazılışı: mütesaviy-üt tarafeyn)Devamını Oku
kala: Kaldığında Örnek: Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık. A. Haşim Kale, hisar. (Türkçe) Atmaca. Güç, zahmetli. Buğz, adavet.…Devamını Oku
merkezi arz: Arzın merkezi. Dünyanın merkezi, iç tarafı. (Osmanlıca'da yazılışı: merkez-i arz)Devamını Oku
obverse: Yüzü bakan kimseye dönük Dibi tepesinden daha dar. Paranın yüz tarafı, yüz Herhangi bir şeyin yüz tarafı Bir meselenin öbür…Devamını Oku
cez: Cezire, ada. Her tarafı su ile çevrilmiş olan kara parçası. Dereyi enine kesmek. Damarlı akik. Göz boncuğu adı verilen, kara…Devamını Oku
lat: İslamdan önce Arapların Kabe'de bulunan putlarından biri. (Osmanlıca'da yazılışı: lât) Yalamak. Yapışmak. (Osmanlıca'da yazılışı: lat' (lutû')) Sakınmak, sakındırmak. (Osmanlıca'da yazılışı:…Devamını Oku
mai masdariye: Başında bulunduğu cümleyi masdar manasına ve hükmüne sokar. (Osmanlıca'da yazılışı: mâ-i masdariye)Devamını Oku