Komşu İngilizce: Neighbor
Anlamı:
- Birinin yakınında veya yanında yaşayan kişi veya şey.
- Birinin yakınında veya yanında bulunan bir ülke veya bölge.
- Birinin yakınında veya yanında bulunan bir şey.
Örnekler:
- My neighbor is a nice old lady. (Komşum yaşlı ve nazik bir kadın.)
- The United States is Canada’s neighbor to the south. (Amerika Birleşik Devletleri, Kanada’nın güneyindeki komşusudur.)
- The park is located next to the school. (Park, okulun yanında bulunmaktadır.)
Komşu İngilizcesi: Neighborly
Anlamı:
- Komşu gibi davranan veya komşuya yakışır.
- Dostça veya yardımsever.
Örnekler:
- The neighbors were very neighborly and helped us move in. (Komşular çok komşuydu ve taşınmamıza yardım ettiler.)
- She is a very neighborly person and always willing to help out. (O çok komşu bir insan ve her zaman yardım etmeye istekli.)
Komşu İngilizcesi: Neighborhood
Anlamı:
- Birbirine yakın bir grup ev veya bina.
- Bir şehrin veya kasabanın belirli bir bölgesi.
Örnekler:
- I live in a quiet neighborhood. (Sessiz bir mahallede yaşıyorum.)
- The neighborhood is home to a variety of shops and restaurants. (Mahallede çeşitli mağazalar ve restoranlar bulunmaktadır.)
Komşu İngilizcesi: Neighboring
Anlamı:
- Birinin yakınında veya yanında bulunan.
- Birinin yakınında veya yanında bulunan bir ülke veya bölge.
Örnekler:
- The neighboring town is about 10 miles away. (Komşu kasaba yaklaşık 10 mil uzaklıktadır.)
- The neighboring countries have a long history of cooperation. (Komşu ülkelerin uzun bir işbirliği geçmişi vardır.)
Komşu İngilizcesi: Neighborliness
Anlamı:
- Komşu gibi davranma veya komşuya yakışır olma durumu.
- Dostluk veya yardımseverlik.
Örnekler:
- The neighborliness of the community was evident in the way they helped each other out. (Topluluğun komşuluğu, birbirlerine yardım etme biçimleriyle ortaya çıktı.)
- She is known for her neighborliness and is always willing to lend a helping hand. (Komşuluğuyla tanınır ve her zaman yardım eli uzatmaya isteklidir.)