learnt: İngilizce-Türkçe Anlamı ve Kullanımı
Anlamı:
- öğrenmek
- öğrenmek
- bilgi edinmek
- beceri kazanmak
- deneyim kazanmak
Kullanımı:
- “I learnt how to ride a bike when I was 10 years old.” (10 yaşındayken bisiklet sürmeyi öğrendim.)
- “She learnt to speak English in just a few months.” (Sadece birkaç ay içinde İngilizce konuşmayı öğrendi.)
- “He learnt a lot about computers from his job.” (İşinden bilgisayarlar hakkında çok şey öğrendi.)
- “We learnt a valuable lesson from our mistakes.” (Hatalarımızdan değerli bir ders çıkardık.)
- “I’m always learning new things, and I love it.” (Her zaman yeni şeyler öğreniyorum ve bunu seviyorum.)
Örnek Cümleler:
- “I learnt how to play the piano when I was a child.” (Çocukken piyano çalmayı öğrendim.)
- “She learnt to cook from her grandmother.” (Büyükannesinden yemek yapmayı öğrendi.)
- “He learnt to speak Spanish while he was living in Mexico.” (Meksika’da yaşarken İspanyolca konuşmayı öğrendi.)
- “We learnt a lot about history in our history class.” (Tarih dersinde tarih hakkında çok şey öğrendik.)
- “I’m learning how to code, and it’s really challenging but also really rewarding.” (Kodlamayı öğreniyorum ve gerçekten zorlu ama aynı zamanda çok ödüllendirici.)
learnt: Türkçe-İngilizce Anlamı ve Kullanımı
Anlamı:
- öğrenmek
- öğrenmek
- bilgi edinmek
- beceri kazanmak
- deneyim kazanmak
Kullanımı:
- “Bisiklet sürmeyi 10 yaşındayken öğrendim.” (I learnt how to ride a bike when I was 10 years old.)
- “Sadece birkaç ay içinde İngilizce konuşmayı öğrendi.” (She learnt to speak English in just a few months.)
- “İşinden bilgisayarlar hakkında çok şey öğrendi.” (He learnt a lot about computers from his job.)
- “Hatalarımızdan değerli bir ders çıkardık.” (We learnt a valuable lesson from our mistakes.)
- “Her zaman yeni şeyler öğreniyorum ve bunu seviyorum.” (I’m always learning new things, and I love it.)
Örnek Cümleler:
- “Çocukken piyano çalmayı öğrendim.” (I learnt how to play the piano when I was a child.)
- “Büyükannesinden yemek yapmayı öğrendi.” (She learnt to cook from her grandmother.)
- “Meksika’da yaşarken İspanyolca konuşmayı öğrendi.” (He learnt to speak Spanish while he was living in Mexico.)
- “Tarih dersinde tarih hakkında çok şey öğrendik.” (We learnt a lot about history in our history class.)
- “Kodlamayı öğreniyorum ve gerçekten zorlu ama aynı zamanda çok ödüllendirici.” (I’m learning how to code, and it’s really challenging but also really rewarding.)
learnt: İngilizce-Türkçe Çeviri Örnekleri
- “I learnt how to swim when I was a child.” (Çocukken yüzmeyi öğrendim.)
- “She learnt to play the piano at a young age.” (Küçük yaşta piyano çalmayı öğrendi.)
- “He learnt to speak English fluently after living in the United States for a few years.” (Birkaç yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşadıktan sonra akıcı bir şekilde İngilizce konuşmayı öğrendi.)
- “We learnt a lot about the history of our country in our history class.” (Tarih dersinde ülkemizin tarihi hakkında çok şey öğrendik.)
- “I’m always learning new things, and I love it.” (Her zaman yeni şeyler öğreniyorum ve bunu seviyorum.)
learnt: Türkçe-İngilizce Çeviri Örnekleri
- “Bisiklet sürmeyi 10 yaşındayken öğrendim.” (I learnt how to ride a bike when I was 10 years old.)
- “Büyükannesinden yemek yapmayı öğrendi.” (She learnt to cook from her grandmother.)
- “Meksika’da yaşarken İspanyolca konuşmayı öğrendi.” (He learnt to speak Spanish while he was living in Mexico.)
- “Tarih dersinde tarih hakkında çok şey öğrendik.” (We learnt a lot about history in our history class.)
- “Kodlamayı öğreniyorum ve gerçekten zorlu ama aynı zamanda çok ödüllendirici.” (I’m learning how to code, and it’s really challenging but also really rewarding.)