slow: Yavaşlamak, yavaşlatmak Yavaş, ağır, bati Ağır yürür, yavaş gider Geri kalmış Güç anlayan Can sıkıcı, bıktırıcı Hızlı koşmaya elverişli olmayan…Devamını Oku
yavaş yavaş: Yavaş bir biçimde, ağır ağır, aheste aheste, aheste beste Örnek: Tatbiki imkânsız görünen deminki projeyi kafam yavaş yavaş sindiriyor. R.…Devamını Oku
ağır ağır: Yavaş yavaş Örnek: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden. A. Haşim Yaklaşık olarak.Devamını Oku
ağır ezgi: Çok ağır, yavaş yavaş, ahenkli Örnek: Yaşlıca bir hanım, ağır ezgi, fıstıki makam bir yürüyüşle bulunduğumuz yerin hizasına geldi. A.…Devamını Oku
dendene: Mırıltı, homurdanma. Ağır ağır, dudak kıpırtısıyla, yavaş yavaş söylenen söz.Devamını Oku
edge: Kenar, ağız Ayrıt Keskinlik Sınır, hudut Avantaj, üstünlük Yanaşmak, yavaş yavaş sokulmak, yaklaşmak Yan yan ve yavaş yavaş sürmek Bilemek,…Devamını Oku
slowest: Yavaş, ağır, eli ağır, geri, geri kalmış, geç, geç olan, geç anlayan, uzun süren, kesat, sıkıcı, hızı azaltan En yavasDevamını Oku
slower: Yavaş, ağır, eli ağır, geri, geri kalmış, geç, geç olan, geç anlayan, uzun süren, kesat, sıkıcı, hızı azaltan YavasDevamını Oku
slowest: Yavaş, ağır, eli ağır, geri, geri kalmış, geç, geç olan, geç anlayan, uzun süren, kesat, sıkıcı, hızı azaltan En yavasDevamını Oku
fıstıki makam: (alay) çok ağır, ağır ağır, yavaş yavaş.Devamını Oku
fıstıki makam: (alay) çok ağır, ağır ağır, yavaş yavaş.Devamını Oku
aheste: Yavaş, ağır. Yavaş, ağır bir biçimde Örnek: Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın. Y. K. BeyatlıDevamını Oku
shade away: Silinip gitmek, yavaş yavaş kaybolmak, yavaş yavaş değişmekDevamını Oku
açılma kararma: Bir çekimin yavaş yavaş karanlıktan aydınlığa çıkıp görüntülerin belirmesi ya da bunun tersine, görüntülerin yavaş yavaş kararıp yitmesi, bu iki…Devamını Oku