Look: Görmek, Bakmak, Görünmek
İngilizce Anlamı:
- (fiil) Bir şeye veya birine dikkatle bakmak, gözlerini ona çevirmek.
- (fiil) Bir şeyi veya birini aramak, dikkatle incelemek.
- (fiil) Bir şeye veya birine benzemek, benzer görünmek.
- (fiil) Bir şeyin veya birinin görünümü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünümü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
Türkçe Anlamı:
- (fiil) Bir şeye veya birine dikkatle bakmak, gözlerini ona çevirmek.
- (fiil) Bir şeyi veya birini aramak, dikkatle incelemek.
- (fiil) Bir şeye veya birine benzemek, benzer görünmek.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünümü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
- (isim) Bir şeyin veya birinin görünüşü, görüntüsü.
Örnek Cümleler:
- I looked at the picture and saw a beautiful landscape. (Resme baktım ve güzel bir manzara gördüm.)
- I looked for my keys, but I couldn’t find them. (Anahtarlarımı aradım, ama bulamadım.)
- He looks like his father. (Babasına benziyor.)
- She has a beautiful look. (Güzel bir görünüşü var.)
- The look of the house was very impressive. (Evin görünümü çok etkileyiciydi.)
- The look of the car was very sporty. (Arabanın görünümü çok sportifti.)
- The look of the dress was very elegant. (Elbisenin görünümü çok zarifti.)
- The look of the food was very appetizing. (Yemeğin görünümü çok iştah açıcıydı.)
- The look of the city was very modern. (Şehrin görünümü çok moderndi.)
- The look of the country was very peaceful. (Ülkenin görünümü çok huzurluydu.)
İfadeler:
- Look at: Bir şeye veya birine dikkatle bakmak, gözlerini ona çevirmek.
- Look for: Bir şeyi veya birini aramak, dikkatle incelemek.
- Look like: Bir şeye veya birine benzemek, benzer görünmek.
- Look out: Dikkatli olmak, dikkat etmek.
- Look up: Bir şeyi veya birini aramak, dikkatle incelemek.
- Look down: Bir şeye veya birine aşağıdan bakmak.
- Look around: Etrafa bakmak, çevreyi incelemek.
- Look over: Bir şeyi veya birini dikkatlice incelemek, gözden geçirmek.
- Look through: Bir şeyi veya birini dikkatlice incelemek, gözden geçirmek.
- Look into: Bir şeyi veya birini dikkatlice incelemek, araştırmak.