make sure of: (bir şeyin) doğru olup olmadığından emin olmak. Emri pekiştirmek için kullanılır: Make sure she´s here at eight! Ne yapıp edip…Devamını Oku
make 2: Yapmak, etmek. yaratmak. olarak atamak, yapmak: The board made him president of the company. Yönetim kurulu onu şirketin başına getirdi.…Devamını Oku
one swallow doesnt make a summer: Bir çiçekle yaz gelmez, bir kez olan bir olay ciddi biz değişik için yeterli değil (Yazılışı: one swallow doesn't make…Devamını Oku
make o.s. presentable: Kendine bir çekidüzen vermek: I went upstairs to make myself presentable before the guests arrived. Misafirler gelmeden önce yukarı çıkıp…Devamını Oku
make ones adieus: Veda etmek, vedalaşmak Veda etmek, vedalaşmak (Yazılışı: make one's adieus)Devamını Oku
susceptible: Çabuk müteessir olan, hassas Alıngan Kolay aşık olan, şıpsevdi Hassas, duyarlı, alıngan, duygulu, duygusal, elverişli, müsait, şıpsevdi, kolay aşık olanDevamını Oku