monopolize ile alakalı bazı sözcükler ve anlamları
büyülemek: Büyü ile etki altına almak. Çekiciliği ile etkisi altına almak, birini kendine bağlamak, teshir etmek Örnek: Bu genç kadında kendisini…Devamını Oku
kısıt altına almak: Kısıtlamak, hacir altına almak.Devamını Oku
kısıtlamak: Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek. Sınırlamak, daraltmak. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt…Devamını Oku
disipline: "sıkı düzen ve denetim altına alınmak, zapturapt altına alınmak, denetim altında tutulmak" anlamlarında disipline edilmek, "sıkı düzen ve denetim altına…Devamını Oku
chain: Zincir, silsile (dağ) Bağ Öiçme zinciri Zincirlemek, zincirle bağlamak Kayıt altına almak, zaptetmek Zincirlemek, zincire vurmak, kayıt altına almak, ölçme…Devamını Oku
lay under embargo: Ambargo altına almak, ablukaya almak, kuşatmak, izole etmek, -kontrolünü ele geçirmekDevamını Oku
lay under embargo: Ambargo altına almak, ablukaya almak, kuşatmak, izole etmek, -kontrolünü ele geçirmekDevamını Oku
sew up: Dikmek, garantiye almak, kendine sağlamak, başarmak, tekeline almakDevamını Oku
trample: Ayak altında çiğnemek, ayak altına almak Ayakla çiğneme Ayakla çiğneme sesi. Çiğnemek, ezmek, ayaklar altına almakDevamını Oku
secure: Emin, korkusuz, tehlikeden uzak Kaygısız, şüphesiz Emniyetli, muhafazalı Korumak, emniyet altına almak Tehlikeden masun kılmak Sağlamlaştırmak, bağlamak İyice kapamak Ele…Devamını Oku
ayaklar altına almak: Önem verilmesi gereken şeyleri hiçe saymak, çiğnemek: Şerefini, namusunu ayaklar altına aldı.Devamını Oku
capturing: [capture] ele geçirmek, zaptetmek, esir almak, ganimet almak, tutsak etmek, el koymak, almak; çekim alanına almak Yakalama, alma, ele geçirme,…Devamını Oku
insure: Sigorta etmek Emniyet altına almak Sigorta olmak Temin etmek Sigorta etmek, sigorta ettirmek, sağlama almak, sigortalamak, temin etmek, garantiye almakDevamını Oku
subject 3: To (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don´t subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma. (birine) (olumsuz bir şey)…Devamını Oku
house: Ev sağlamak, eve yerleştirmek, barındırmak, evde oturmak Ev, mesken, hane Ev halkı, aile Kil Bir eve koymak, kendi evine almak…Devamını Oku