çoğaltmak: Miktarını, sayısını, ölçüsünü artırmak Örnek: Şüphe yok ki ölçüsüz bir para israfı bu borçları daha çoğaltacak, hiç azaltmayacaktı. P. Safa…Devamını Oku
alevlendirmek: Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak. Etkisini, şiddetini artırmak, çoğaltmak Örnek: Davayı alevlendirerek zavallı beyimi üzmek istemem. H. R. GürpınarDevamını Oku
tazif: İki kat, kat kat etmek. Ziyade etmek. Bir kat daha artırmak. Çoğaltmak. (Osmanlıca'da yazılışı: taz'if)Devamını Oku
artırmak: Artmasını sağlamak, çoğaltmak. Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek. Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek.…Devamını Oku
reproduce: Kopya etmek, suret çıkarmak Tekrar meydana getirmek Yeniden hâsıl etmek Tekrar çıkarıp göstermek Biyol Yeniden üretmek, yenisini yapmak, çoğaltmak, türetmek,…Devamını Oku
fertilize: Gübrelemek, verimini artırmak, kuvvet ve bereketini çoğaltmak , döllemek, tohumlamak, aşılamak [fertilize (Amer.) ] verimli kılmak, gübrelemek, döllemek, aşılamakDevamını Oku