Sözlükte ölümlü dünya kelimesinin manası:
- Üzerinde ölümün var olduğu dünya, fâni dünya
Örnek: Şu ölümlü dünyada gençliklerinin keyfini güzel güzel çıkarıyorlar. H. Taner
ölümlü dünya ile alakalı bazı sözcükler ve anlamları
- fani dünya Ölümlü, kalımsız dünya.
- world Dünya, cihan, alem Evren, kainat Arz, yer, yeryüzü İnsanlar Ömür, hayat Ölümlü dünya Dünya nimetleri Toplum Hayat Dünya
- darı dünya Bu dünya memleketi. Dünya. (Dar-ı fena da denir.) (Osmanlıca'da yazılışı: dâr-ı dünya)
- darı dünya Bu dünya memleketi. Dünya. (Dar-ı fena da denir.) (Osmanlıca'da yazılışı: dâr-ı dünya)
- hutamı dünya Bu fani dünyanın muvakkat ve boş malı mülkü. (Osmanlıca'da yazılışı: hutâm-ı dünya)
- cihan Evren, âlem Örnek: Yunus gibi yüzü kara, cihana gelmiş var mıdır? Yunus Emre Dünya Örnek: Yurtta sulh, cihanda sulh. Atatürk…
- fani İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. Ölümlü, gelip geçici, kalımsız Örnek: Her fâni güneşten, çimden nasibini alıyor. Y. Z. Ortaç Ölümlü.…
- tariki dünya Heva ve hevesi terkeden. Dünyanın fani olan cihetini terkedip Allah rızası yolunda olan. (Osmanlıca'da yazılışı: târik-i dünya)
- dünya güzeli Çok güzel (kimse).
- öbür dünya bilgisi (Yun. eschaton = son, sonuncu; logos = öğreti) : Evrenin ve insanlığın sonu ile ilgili öğretiler.// Tek insanın sonu ile…
- earth Dünya yeryüzü, arz Toprak, kara, zemin Bu dünya Dünya halkı Nadir toprak alkali metallerinden her biri Elektrik akımının devresini tamamlayan…
- devran Dünya Örnek: Ben neyleyim büyükse devran. A. Hamit Kader, talih Örnek: Herkesin başına yazılan gelir, devrandır. Cem Sultan Zaman, çağ…
- ekosfer (Yun. oikos: ev; sphaira: dünya) Dünya ekosistemi; dünyadaki canlı organizmalar ve etkileşime girdiği çevre. Yerküredeki canlı organizmalarla etkileşim içinde olduğu…
- üçüncü dünya ülkeleri Hemen hepsi eski sömürgeler olan, ulusal bağımsızlıklarını kazanmış veya bu uğurda mücadele veren Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri. Yoksulluk,…
- olumlu tümce Olumlu cümle. Yüklemi olumlu olan tümce: Çocuk okula gitti; Öğrencinin bilgisiz olduğu anlaşılıyordu; Dost başa, düşman ayağa bakar vb.