Open: Açık, Açmak, Açılmak
İngilizce Anlamı:
- (sıfat) Kapalı veya kapalı olmayan; erişilebilir veya görülebilir: “Açık bir kapı”, “Açık bir kitap”.
- (sıfat) Engellenmemiş veya kısıtlanmamış: “Açık bir yol”, “Açık bir zihin”.
- (sıfat) Açıkça ifade edilen veya gösterilen: “Açık bir niyet”, “Açık bir itiraf”.
- (sıfat) Gizli veya gizli olmayan: “Açık bir sır”, “Açık bir gerçek”.
- (sıfat) Hazır veya istekli: “Yeni fikirlere açık”, “Yardım etmeye açık”.
- (sıfat) Boş veya işgal edilmemiş: “Açık bir koltuk”, “Açık bir pozisyon”.
- (sıfat) İş veya faaliyet için kullanılabilir: “Açık bir mağaza”, “Açık bir restoran”.
- (sıfat) Hava veya iklim açısından elverişli: “Açık bir gün”, “Açık bir gece”.
- (sıfat) Açıkça görülebilen veya duyulabilen: “Açık bir manzara”, “Açık bir ses”.
- (sıfat) Açıkça anlaşılabilir veya yorumlanabilir: “Açık bir açıklama”, “Açık bir talimat”.
- (sıfat) Açıkça ifade edilen veya gösterilen: “Açık bir niyet”, “Açık bir itiraf”.
- (sıfat) Gizli veya gizli olmayan: “Açık bir sır”, “Açık bir gerçek”.
- (sıfat) Hazır veya istekli: “Yeni fikirlere açık”, “Yardım etmeye açık”.
- (sıfat) Boş veya işgal edilmemiş: “Açık bir koltuk”, “Açık bir pozisyon”.
- (sıfat) İş veya faaliyet için kullanılabilir: “Açık bir mağaza”, “Açık bir restoran”.
- (sıfat) Hava veya iklim açısından elverişli: “Açık bir gün”, “Açık bir gece”.
- (sıfat) Açıkça görülebilen veya duyulabilen: “Açık bir manzara”, “Açık bir ses”.
- (sıfat) Açıkça anlaşılabilir veya yorumlanabilir: “Açık bir açıklama”, “Açık bir talimat”.
Türkçe Anlamı:
- (fiil) Bir şeyi açmak için hareket etmek: “Kapıyı açtı”, “Pencereyi açtı”.
- (fiil) Bir şeyi ortaya çıkarmak veya göstermek: “Kartlarını açtı”, “Niyetlerini açtı”.
- (fiil) Bir şeyi başlatmak veya başlatmak: “Toplantıyı açtı”, “Konuşmasını açtı”.
- (fiil) Bir şeyi erişilebilir veya kullanılabilir hale getirmek: “Mağazayı açtı”, “Web sitesini açtı”.
- (fiil) Bir şeyi serbest bırakmak veya serbest bırakmak: “Hayvanı açtı”, “Su vanasını açtı”.
- (fiil) Bir şeyi genişletmek veya büyütmek: “Gözlerini açtı”, “Kollarını açtı”.
- (fiil) Bir şeyi ortaya çıkarmak veya göstermek: “Kartlarını açtı”, “Niyetlerini açtı”.
- (fiil) Bir şeyi başlatmak veya başlatmak: “Toplantıyı açtı”, “Konuşmasını açtı”.
- (fiil) Bir şeyi erişilebilir veya kullanılabilir hale getirmek: “Mağazayı açtı”, “Web sitesini açtı”.
- (fiil) Bir şeyi serbest bırakmak veya serbest bırakmak: “Hayvanı açtı”, “Su vanasını açtı”.
- (fiil) Bir şeyi genişletmek veya büyütmek: “Gözlerini açtı”, “Kollarını açtı”.
Örnek Cümleler:
- “Kapıyı aç ve içeri gir.”
- “Pencereyi aç ve biraz temiz hava al.”
- “Kartlarını aç ve oyununu göster.”
- “Niyetlerini aç ve ne istediğini söyle.”
- “Toplantıyı aç ve gündemi tartışmaya başla.”
- “Konuşmasını aç ve düşüncelerini paylaş.”
- “Mağazayı aç ve müşterileri karşıla.”
- “Web sitesini aç ve içeriğini keşfet.”
- “Hayvanı aç ve özgürlüğüne kavuştur.”
- “Su vanasını aç ve suyu akıt.”
- “Gözlerini aç ve dünyayı gör.”
- “Kollarını aç ve sevgini göster.”