Ortalıkçı ne demek?

Türkçe sözlüklerde "Ortalıkçı" ifadesini detaylı bir şekilde araştırdık...

Kısaca "Ortalıkçı" ne demek?

  1. Lokanta, gazino, pastane vb. yerlerde ayak işlerine bakan kimse

    Örnek:

    Tam bu sırada yanlarından elindeki boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. T. Buğra

Ortalıkçı nedir? İlişkili sözcükler

  • Ortalıkçı: Lokanta, gazino, pastane vb. yerlerde ayak işlerine bakan kimse Örnek: Tam bu sırada yanlarından elindeki boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. T. Buğra devamı...
  • Tepsi: Fincan, tabak, bardak vb. şeyleri taşımaya yarayan, derinliği olmayan, türlü büyüklükte düz kap Örnek: Yanlarından, elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. T. Buğra İçinde börek, tatlı vb. pişirmeye yarayan, az derin, geniş, düz kap Örnek: Bir küçük çırak, koltuğunda pasta dolu bir tepsiyle dışarı çıktı. S. F. Abasıyanık Biçiminde olan. devamı...
  • Ortalık: Bulunulan yer, çevre Örnek: Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme. P. Safa İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer Örnek: Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı. H. E. Adıvar Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf Örnek: Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı. S. F. Abasıyanık Soyut anlamda, yaşanan ortam Örnek: Bu neşe ortalığa sirayet etti. P. devamı...
  • Ortalık Sütliman Olmak: Sakinleşmek, durulmak: “Tam ortalık sütliman oldu derken, şimdi de bu mektup çıkmıştı karşıma.” -A. Ümit. devamı...
  • Ortalıkta: Göz önünde, meydanda Örnek: Demek ortalıkta geziyor, bir tarafa çekilmemiş, uyumamış. R. H. Karay devamı...
  • Ortalık Kararmak: Akşam olmak. Akşam olmak: “Ortalık kararana kadar kitap okurdum.” -A. Kutlu. devamı...
  • Ortalık Düzelmek: Karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak. Toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek: “Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim.” -M. Ş. Esendal. devamı...
  • Hellion: Dili haylaz kimse, mikrop, ortalığı birbirine katan kimse, haşarı kimse, muzır kimse. Yaramaz çocuk, haylaz çocuk devamı...
  • Dımdızlak Ortalıkta Bırakmak: Her türlü varlıktan, olanaktan mahrum kılmak, yokluğa mecbur etmek: “Sanıyorum ki bazıları dünyayı altımızdan çekip bizi dımdızlak ortalıkta bırakmaya çalışıyorlar.” -A. Boysan. devamı...
  • Döküntülü: Döküntüsü olan Örnek: Ortalıkta yorgan, döşek, sandık, sepet; tıpkı yangından kaçmış ailelerin döküntülü, bıkkın tablosu… Ç. Altan Deride döküntü ile görülen, döküntü ile beliren (hastalık). devamı...

Ortalıkçı ne demek sözlük anlamı nedir sorusunu farklı sözlüklerden yararlanarak yanıtladık. Paylaştığımız bilgilerde eksik veya hatalı bir şey var ise, buraya tıklayarak bize bildirebilirsiniz.