paint
İngilizce Anlamı:
-
To apply a liquid or semiliquid substance to a surface, typically with a brush or roller, in order to decorate, protect, or change the appearance of the surface.
-
To depict or represent something in a picture or drawing.
-
To describe or portray something in words.
-
To apply makeup to one’s face.
-
To color or decorate something.
Türkçe Anlamı:
-
Bir yüzeye, genellikle bir fırça veya rulo ile, yüzeyin görünümünü süslemek, korumak veya değiştirmek için sıvı veya yarı sıvı bir madde uygulamak.
-
Bir şeyi bir resim veya çizimde tasvir etmek veya temsil etmek.
-
Bir şeyi kelimelerle tanımlamak veya tasvir etmek.
-
Yüzüne makyaj uygulamak.
-
Bir şeyi renklendirmek veya süslemek.
Örnekler:
- The artist painted a beautiful landscape. (Sanatçı güzel bir manzara resmi yaptı.)
- The children painted their faces with colorful paints. (Çocuklar yüzlerini renkli boyalarla boyadılar.)
- The writer painted a vivid picture of the city in his novel. (Yazar romanında şehrin canlı bir resmini çizdi.)
- The actress painted her lips with red lipstick. (Oyuncu dudaklarını kırmızı rujla boyadı.)
- The decorator painted the walls of the room a light blue color. (Dekoratör odanın duvarlarını açık mavi renge boyadı.)
İfadeler:
- A picture paints a thousand words. (Bir resim bin kelimeye bedeldir.)
- Don’t paint yourself into a corner. (Kendinizi bir köşeye sıkıştırmayın.)
- Paint the town red. (Şehri kırmızıya boyamak.)
- A fresh coat of paint. (Yeni bir kat boya.)
- A lick of paint. (Bir kat boya.)
Eş Anlamlılar:
- Color
- Decorate
- Draw
- Illustrate
- Portray
Zıt Anlamlılar:
- Erase
- Remove
- Strip
- Unpaint
- Whiten
Kökeni:
Orta İngilizce “peinten”, Eski Fransızca “peindre”, Latince “pingere” ve Yunanca “graphein” kelimelerinden türemiştir.