pass ne demek

Pass: Anlamı ve Kullanımı

Pass, İngilizce’de “geçmek” anlamına gelen bir fiildir. Genellikle bir sınavı, bir engeli veya bir kontrol noktasını geçmek anlamında kullanılır. Ayrıca, bir topu veya bir nesneyi birinden diğerine geçirmek anlamında da kullanılabilir.

Pass, günlük konuşmada sıklıkla kullanılır. Örneğin, bir sınavı geçtiğinizde “I passed the exam” (Sınavı geçtim) diyebilirsiniz. Bir engeli aştığınızda “I passed the obstacle” (Engeli aştım) diyebilirsiniz. Bir kontrol noktasından geçtiğinizde “I passed the checkpoint” (Kontrol noktasından geçtim) diyebilirsiniz.

Pass, spor alanında da sıklıkla kullanılır. Örneğin, bir futbol maçında bir oyuncu topu takım arkadaşına geçirdiğinde “He passed the ball to his teammate” (Topu takım arkadaşına pasladı) diyebilirsiniz. Bir basketbol maçında bir oyuncu topu potaya attığında “He passed the ball through the hoop” (Topu potadan geçirdi) diyebilirsiniz.

Pass, ayrıca, bir görevi veya bir işi başkasına devretmek anlamında da kullanılabilir. Örneğin, bir iş yerinde bir çalışan bir görevi başka bir çalışana devrettiğinde “He passed the task to his colleague” (Görevi meslektaşına pasladı) diyebilirsiniz.

Pass’ın Farklı Anlamları

Pass, farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebilir. İşte pass’ın bazı farklı anlamları:

  • Seyahat belgesi: Pass, bir kişinin belirli bir bölgeye veya ülkeye girmesine izin veren bir seyahat belgesidir.
  • Ücretsiz geçiş hakkı: Pass, bir kişinin belirli bir yere veya etkinliğe ücretsiz olarak girmesine izin veren bir hak veya ayrıcalıktır.
  • Şifre: Pass, bir bilgisayar sistemine veya bir web sitesine erişmek için kullanılan bir şifredir.
  • Askeri izin: Pass, bir askerin üssünden veya görev yerinden ayrılmasına izin veren bir belgedir.

Pass’ın Örnek Cümlelerde Kullanımı

İşte pass’ın örnek cümlelerde kullanımı:

  • I passed the exam with flying colors. (Sınavı uçan renklerle geçtim.)
  • He passed the obstacle with ease. (Engeli kolaylıkla aştı.)
  • She passed the checkpoint without any problems. (Kontrol noktasından herhangi bir sorun yaşamadan geçti.)
  • He passed the ball to his teammate, who scored a goal. (Topu takım arkadaşına pasladı ve takım arkadaşı gol attı.)
  • She passed the ball through the hoop, scoring two points. (Topu potadan geçirdi ve iki sayı attı.)
  • He passed the task to his colleague, who completed it quickly. (Görevi meslektaşına pasladı ve meslektaşı görevi hızla tamamladı.)
  • I need a pass to enter the restricted area. (Kısıtlı bölgeye girmek için bir geçiş belgesine ihtiyacım var.)
  • I have a pass that allows me to use the gym for free. (Spor salonu için ücretsiz geçiş hakkım var.)
  • I need to enter my pass to access the computer system. (Bilgisayar sistemine erişmek için şifremi girmem gerekiyor.)
  • The soldier asked for a pass to leave the base. (Asker üssünden ayrılmak için izin istedi.)

Sonuç

Pass, İngilizce’de sıklıkla kullanılan bir fiildir. Genellikle bir sınavı, bir engeli veya bir kontrol noktasını geçmek anlamında kullanılır. Ayrıca, bir topu veya bir nesneyi birinden diğerine geçirmek anlamında da kullanılabilir. Pass, farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelebilir.


Yayımlandı

kategorisi