plenty
Anlamı:
- Çok sayıda veya miktarda
- Yeterli veya yeterliden fazla
- Bol veya bol miktarda
- Çok veya çok fazla
Örnekler:
- I have plenty of money. (Çok param var.)
- There is plenty of food on the table. (Masada bol miktarda yemek var.)
- I have plenty of time to finish my work. (İşimi bitirmek için bolca zamanım var.)
- I have plenty of friends. (Çok arkadaşım var.)
plenty of
Anlamı:
- Çok sayıda veya miktarda
- Yeterli veya yeterliden fazla
- Bol veya bol miktarda
- Çok veya çok fazla
Örnekler:
- I have plenty of money to buy a new car. (Yeni bir araba almak için bolca param var.)
- There is plenty of food on the table to feed everyone. (Herkesi doyurmak için masada bol miktarda yemek var.)
- I have plenty of time to finish my work before the deadline. (Son tarihten önce işimi bitirmek için bolca zamanım var.)
- I have plenty of friends to go out with on the weekend. (Hafta sonu dışarı çıkmak için bolca arkadaşım var.)
plenty to spare
Anlamı:
- Fazlasıyla
- Bol miktarda
- Yeterinden fazla
Örnekler:
- I have plenty of money to spare. (Fazlasıyla param var.)
- There is plenty of food on the table to spare. (Masada bol miktarda yemek var.)
- I have plenty of time to spare before the deadline. (Son tarihten önce bolca zamanım var.)
- I have plenty of friends to spare to go out with on the weekend. (Hafta sonu dışarı çıkmak için bolca arkadaşım var.)
plenty of room
Anlamı:
- Bolca yer
- Geniş alan
- Çok sayıda boş alan
Örnekler:
- There is plenty of room in the car for everyone. (Arabada herkes için bolca yer var.)
- There is plenty of room in the house for a guest. (Evde bir misafir için bolca yer var.)
- There is plenty of room in the garden for a pool. (Bahçede bir havuz için bolca yer var.)
- There is plenty of room in the parking lot for my car. (Otoparkta arabam için bolca yer var.)
plenty of time
Anlamı:
- Bolca zaman
- Yeterli zaman
- Fazlasıyla zaman
Örnekler:
- I have plenty of time to finish my work. (İşimi bitirmek için bolca zamanım var.)
- There is plenty of time to get to the airport. (Havalimanına gitmek için bolca zaman var.)
- I have plenty of time to go for a walk before dinner. (Akşam yemeğinden önce yürüyüşe çıkmak için bolca zamanım var.)
- There is plenty of time to see the sights before the tour ends. (Tur bitmeden önce turistik yerleri görmek için bolca zaman var.)