pour ne demek

Pour Ne Demek: İngilizce ve Türkçe Anlamı

“Pour” kelimesi, İngilizce’de “dökmek” veya “akıtmak” anlamına gelir. Türkçe’de ise “dökmek”, “akıtmak”, “saçmak” veya “serpmek” anlamlarına gelir.

“Pour” kelimesi, genellikle sıvıların dökülmesi veya akıtılmasıyla ilgili olarak kullanılır. Örneğin, “I poured water into the glass” (Bardağa su döktüm) veya “The rain poured down” (Yağmur şiddetli bir şekilde yağdı) gibi.

“Pour” kelimesi, ayrıca, katı maddelerin saçılması veya serpilmesiyle ilgili olarak da kullanılabilir. Örneğin, “I poured sugar on the cereal” (Müsliye şeker serptim) veya “The confetti poured down on the newlyweds” (Yeni evlilerin üzerine konfeti yağdı) gibi.

“Pour” kelimesi, bazen, bir şeyin hızla veya büyük miktarda yapılması anlamında da kullanılır. Örneğin, “The students poured out of the school at the end of the day” (Öğrenciler gün sonunda okuldan hızla dışarı çıktı) veya “The money poured into the company’s coffers” (Şirketin kasasına para yağdı) gibi.

“Pour” kelimesi, ayrıca, bir şeyin yoğun veya sürekli bir şekilde yapılması anlamında da kullanılabilir. Örneğin, “The rain poured down for hours” (Yağmur saatlerce şiddetli bir şekilde yağdı) veya “The tears poured down her face” (Gözyaşları yüzünden aktı) gibi.

“Pour” kelimesi, İngilizce’de birçok farklı deyim ve kalıpta da kullanılır. Örneğin, “to pour one’s heart out” (içini dökmek), “to pour oil on troubled waters” (çalkantılı sulara yağ dökmek) veya “to pour salt on a wound” (yaraya tuz basmak) gibi.

“Pour” kelimesi, Türkçe’de de birçok farklı deyim ve kalıpta kullanılır. Örneğin, “dökülen sütü ağlamamak” (geçmişte olanları değiştiremeyeceğini kabul etmek), “dökülen su toplanmaz” (geçmişte olanları geri getiremeyeceğini kabul etmek) veya “dökülen yaprak tekrar ağaca çıkmaz” (geçmişte olanları değiştiremeyeceğini kabul etmek) gibi.

“Pour” kelimesi, İngilizce ve Türkçe’de çok sık kullanılan bir kelimedir. Bu kelimenin farklı anlamlarını ve kullanımlarını bilmek, her iki dilde de etkili bir şekilde iletişim kurmak için önemlidir.

Pour Kelimesinin İngilizce ve Türkçe Anlamıyla İlgili Örnek Cümleler

  • I poured a glass of water for my thirsty friend. (Susamış arkadaşım için bir bardak su döktüm.)
  • The rain poured down heavily, causing flooding in the streets. (Yağmur şiddetli bir şekilde yağdı ve sokaklarda sel oldu.)
  • The children poured sugar on their cereal, making it sweet and delicious. (Çocuklar müslilerine şeker serptiler ve onu tatlı ve lezzetli hale getirdiler.)
  • The confetti poured down on the newlyweds as they walked out of the church. (Yeni evliler kiliseden çıkarken üzerlerine konfeti yağdı.)
  • The students poured out of the school at the end of the day, eager to go home. (Öğrenciler gün sonunda okuldan hızla dışarı çıktı, eve gitmek için can atıyorlardı.)
  • The money poured into the company’s coffers, making it one of the richest companies in the world. (Şirketin kasasına para yağdı ve onu dünyanın en zengin şirketlerinden biri yaptı.)
  • The rain poured down for hours, making it impossible to go outside. (Yağmur saatlerce şiddetli bir şekilde yağdı ve dışarı çıkmayı imkansız hale getirdi.)
  • The tears poured down her face as she said goodbye to her loved one. (Sevdiği kişiden ayrılırken gözyaşları yüzünden aktı.)
  • She poured her heart out to her friend, telling her everything that was on her mind. (İçini arkadaşına döktü ve aklındakileri ona anlattı.)
  • He tried to pour oil on troubled waters, but the conflict was too deep-seated. (Çalkantılı sulara yağ dökmeye çalıştı, ancak çatışma çok köklüydü.)
  • She didn’t want to pour salt on the wound, so she kept her negative thoughts to herself. (Yaraya tuz basmak istemediği için olumsuz düşüncelerini kendine sakladı.)
  • Dökülen sütü ağlamamak lazım. (Geçmişte olanları değiştiremeyeceğini kabul etmek.)
  • Dökülen su toplanmaz. (Geçmişte olanları geri getiremeyeceğini kabul etmek.)
  • Dökülen yaprak tekrar ağaca çıkmaz. (Geçmişte olanları değiştiremeyeceğini kabul etmek.)

Yayımlandı

kategorisi