Preis: Fiyat
Preis kelimesi, bir mal veya hizmetin satın alınması için ödenmesi gereken para miktarını ifade eder. İngilizce’de “price” olarak karşılık bulur. Preis kelimesi, günlük hayatta sıklıkla kullanılır ve çeşitli bağlamlarda karşımıza çıkar.
Preis kelimesinin kullanıldığı bazı örnekler:
- Der Preis für ein Kilo Äpfel ist 2 Euro. (Bir kilo elmanın fiyatı 2 Euro’dur.)
- Das Auto hat einen Preis von 20.000 Euro. (Arabanın fiyatı 20.000 Euro’dur.)
- Die Miete für die Wohnung beträgt 500 Euro pro Monat. (Dairenin kirası aylık 500 Euro’dur.)
- Der Eintritt ins Museum kostet 10 Euro. (Müzeye giriş ücreti 10 Euro’dur.)
- Das Essen im Restaurant war sehr teuer. Der Preis für ein Hauptgericht lag bei 25 Euro. (Restorandaki yemek çok pahalıydı. Bir ana yemeğin fiyatı 25 Euro’ydu.)
Preis kelimesinin eş anlamlıları:
- Kosten (maliyet)
- Betrag (tutar)
- Gebühr (ücret)
- Tarif (tarife)
- Vergütung (ücret)
Preis kelimesinin zıt anlamlıları:
- Gratis (ücretsiz)
- Kostenlos (ücretsiz)
- Umkostenfrei (ücretsiz)
- Unentgeltlich (ücretsiz)
- Ohne Bezahlung (ücretsiz)
Preis kelimesinin kökeni:
Preis kelimesi, Eski Yüksek Almanca “prīs” kelimesinden türemiştir. Bu kelime, “değer” veya “ödül” anlamına gelir. Preis kelimesi, daha sonra Orta Yüksek Almanca’da “prīs” olarak kullanılmıştır. Bu kelime, Yeni Yüksek Almanca’da “Preis” olarak değişmiştir.
Preis kelimesinin kullanıldığı deyimler:
- Einen hohen Preis zahlen (yüksek bir bedel ödemek)
- Einen niedrigen Preis zahlen (düşük bir bedel ödemek)
- Den Preis für etwas bezahlen (bir şeyin bedelini ödemek)
- Den Preis für etwas verlangen (bir şeyin bedelini istemek)
- Den Preis für etwas festsetzen (bir şeyin bedelini belirlemek)
Preis kelimesinin kullanıldığı atasözleri:
- Wer billig kauft, kauft zweimal. (Ucuz alan, iki kez alır.)
- Was nichts kostet, ist nichts wert. (Bedava olan şeyin değeri yoktur.)
- Der Preis ist heiß. (Fiyat çok yüksek.)
- Der Preis ist heiß. (Fiyat çok düşük.)
- Der Preis ist heiß. (Fiyat tam kararında.)