Remain Ne Demek?
Remain, İngilizce’de “kalmak” anlamına gelen bir fiildir. Genellikle bir yerde veya bir durumda kalmak anlamında kullanılır. Örneğin:
- I will remain in this city for the next few months. (Önümüzdeki birkaç ay boyunca bu şehirde kalacağım.)
- She remained silent during the meeting. (Toplantı boyunca sessiz kaldı.)
- The company remains profitable despite the economic downturn. (Şirket, ekonomik gerilemeye rağmen karlılığını koruyor.)
Remain, ayrıca “geriye kalmak” veya “kalan” anlamında da kullanılabilir. Örneğin:
- Only a few people remained after the party. (Partiden sonra sadece birkaç kişi kaldı.)
- The remaining food was donated to a local charity. (Kalan yiyecekler yerel bir yardım kuruluşuna bağışlandı.)
- The company has a remaining debt of $10 million. (Şirketin 10 milyon dolarlık bir borcu kaldı.)
Remain, genellikle olumlu bir anlamda kullanılır, ancak bazen olumsuz bir anlamda da kullanılabilir. Örneğin:
- He remained in prison for 10 years. (10 yıl boyunca hapiste kaldı.)
- The country remains in a state of war. (Ülke savaş halinde kalmaya devam ediyor.)
- The problem remains unsolved. (Sorun çözülmeden kaldı.)
Remain, İngilizce’de sıklıkla kullanılan bir fiildir ve birçok farklı bağlamda kullanılabilir.
Remain ile İlgili Örnek Cümleler
- I will remain in this city until I find a new job. (Yeni bir iş bulana kadar bu şehirde kalacağım.)
- She remained silent during the meeting because she didn’t want to interrupt. (Toplantı boyunca sessiz kaldı çünkü sözünü kesmek istemedi.)
- The company remains profitable despite the economic downturn because it has a strong product line. (Şirket, ekonomik gerilemeye rağmen karlılığını koruyor çünkü güçlü bir ürün yelpazesine sahip.)
- Only a few people remained after the party because most people had to go home early. (Partiden sonra sadece birkaç kişi kaldı çünkü çoğu insan erken eve gitmek zorundaydı.)
- The remaining food was donated to a local charity because the party hosts didn’t want to waste it. (Kalan yiyecekler yerel bir yardım kuruluşuna bağışlandı çünkü parti ev sahipleri onu israf etmek istemediler.)
- The company has a remaining debt of $10 million because it had to take out a loan to expand its operations. (Şirketin 10 milyon dolarlık bir borcu kaldı çünkü faaliyetlerini genişletmek için kredi çekmek zorunda kaldı.)
- He remained in prison for 10 years because he was convicted of a serious crime. (10 yıl boyunca hapiste kaldı çünkü ciddi bir suçtan hüküm giymişti.)
- The country remains in a state of war because the government is fighting a rebel group. (Ülke savaş halinde kalmaya devam ediyor çünkü hükümet bir isyancı grupla savaşıyor.)
- The problem remains unsolved because the engineers have not been able to find a solution. (Sorun çözülmeden kaldı çünkü mühendisler bir çözüm bulamadılar.)
Remain ile İlgili Kelimeler
- Remain: kalmak
- Remain silent: sessiz kalmak
- Remain profitable: karlı kalmak
- Remain behind: geriye kalmak
- Remaining: kalan
- Remaining food: kalan yiyecek
- Remaining debt: kalan borç
- Remain in prison: hapiste kalmak
- Remain in a state of war: savaş halinde kalmak
- Remain unsolved: çözülmeden kalmak