Salt
İngilizce Anlamı:
- (sıfat) Tuzlu, tuz içeren.
- (sıfat) Saf, katıksız, arı.
- (sıfat) Sade, yalın, basit.
- (zarf) Sadece, yalnızca, sadece.
- (isim) Tuz.
- (isim) Deniz suyu.
- (isim) Gözyaşı.
- (isim) Ter.
- (isim) İdrar.
- (isim) Bir kimyasal bileşiğin tuz formudur.
Türkçe Anlamı:
- (sıfat) Tuzlu, tuz içeren.
- (sıfat) Saf, katıksız, arı.
- (sıfat) Sade, yalın, basit.
- (zarf) Sadece, yalnızca, sadece.
- (isim) Tuz.
- (isim) Deniz suyu.
- (isim) Gözyaşı.
- (isim) Ter.
- (isim) İdrar.
- (isim) Bir kimyasal bileşiğin tuz formudur.
Örnek Cümleler:
- The salt water made my skin feel dry and itchy. (Tuzlu su cildimi kuru ve kaşıntılı hale getirdi.)
- The salt of the earth are the people who are kind and compassionate. (Yeryüzünün tuzu, nazik ve şefkatli olan insanlardır.)
- A simple salt and pepper seasoning is all you need to make this dish delicious. (Bu yemeği lezzetli hale getirmek için ihtiyacınız olan tek şey basit bir tuz ve karabiber baharatıdır.)
- I only drink salt water when I’m really thirsty. (Sadece çok susadığımda tuzlu su içerim.)
- The salt in the ocean is what makes it taste so salty. (Okyanustaki tuz, onun bu kadar tuzlu olmasının nedenidir.)
- Tears are salt water that is produced by the eyes when a person is crying. (Gözyaşları, bir kişi ağladığında gözler tarafından üretilen tuzlu sudur.)
- Sweat is salt water that is produced by the body when a person is hot or exercising. (Ter, bir kişi sıcak olduğunda veya egzersiz yaptığında vücut tarafından üretilen tuzlu sudur.)
- Urine is salt water that is produced by the kidneys and is excreted from the body through the urethra. (İdrar, böbrekler tarafından üretilen ve üretra yoluyla vücuttan atılan tuzlu sudur.)
- A salt is a chemical compound that is formed when a metal reacts with a nonmetal. (Bir tuz, bir metalin bir ametal ile reaksiyona girmesiyle oluşan bir kimyasal bileşiktir.)
Salt ile İlgili Deyimler ve Atasözleri:
- Salt of the earth: Çok iyi ve dürüst bir kişi.
- A grain of salt: Bir şeyi abartmadan, gerçekçi bir şekilde değerlendirmek.
- Worth one’s salt: Birinin değerli veya yararlı olması.
- Not worth one’s salt: Birinin değersiz veya yararsız olması.
- To take something with a grain of salt: Bir şeyi abartmadan, gerçekçi bir şekilde değerlendirmek.
- To be worth one’s salt: Birinin değerli veya yararlı olması.
- To not be worth one’s salt: Birinin değersiz veya yararsız olması.
Salt ile İlgili Kelimeler:
- Salty: Tuzlu
- Saltiness: Tuzluluk
- Saltpeter: Potasyum nitrat
- Salting: Tuzlama
- Salted: Tuzlanmış
- Saltwater: Tuzlu su
- Freshwater: Tatlı su
- Sea salt: Deniz tuzu
- Rock salt: Kaya tuzu
- Table salt: Sofra tuzu