scowl sözlük anlamı nedir?

Sözlükte scowl kelimesinin manası:

  1. Kaşlarını çatıp bakmak
  2. Tehdit ederek bakma, tehditkâr bakış scowl'ingly kaş çatarak
  3. Tehdit ederek.
  4. Kaş çatmak, sert sert bakmak, sinirli bakmak

scowl ile alakalı bazı sözcükler ve anlamları

  • frown: Kaşlarını çatmak Hiddetle bakmak Kaş çatma, hiddetli bakış Kaşlarını çatmak, somurtmak, surat asmak, hoşgörmemek Devamını Oku
  • leer: Yan bakmak, yan gözle bakmak Yan bakış Öfke veya şehvet bakışı. Yan bakmak, kötü niyetle bakmak Devamını Oku
  • stare: Gözlerini dikmek, gözünü dikmek, dik dik bakmak, gözü dalmak, boşluğa bakmak, boş boş bakmak, bakakalmak, hayretle bakmak Gözünü dikip bakmak,… Devamını Oku
  • glare: Göz kamaştıracak surette parlamak Çok parlak olmak (renk) Göze çarpmak Yiyecekmiş gibi bakmak, dik dik bakmak Ateş püsküren gözlerle bakmak,… Devamını Oku
  • eye: Bakmak, süzmek Delmek Göz (poetry) çeşm, ayn Bakış, nazar,basar Görüş İnce ayrıntıları görme yeteneği Dikkatle bakma, gözetme Göze benzer herhangi… Devamını Oku
  • glower: Dik dik bakmak, öfke ile bakmak Öfkeli bakış. Ters ters bakmak, öfkeli bakmak, yiyecek gibi bakmak Devamını Oku
  • look: Bakmak, görünmek; ummak, ümit etmek; göstermek Bakmak, nazar etmek, dikkatle bakmak, görmek Düşünmek, mütalaa etmek Gözetmek Yönelmiş olmak Görünmek, gözükmek,… Devamını Oku
  • glare at: Sert sert bakmak, yiyecekmiş gibi bakmak Devamını Oku
  • tehditkar: Tehdit edici, tehdit içeren bir söz, davranış vb. için kullanılır. Tehdit dolu, tehdit edici. Devamını Oku
  • tehditkar: Tehdit edici, tehdit içeren bir söz, davranış vb. için kullanılır. Tehdit dolu, tehdit edici. Devamını Oku
  • babysat: (babysit) f. "babysit (çocuk bakmak)", çocuk bakmak, bebek bakmak, anne baba evde yokken çocuklarına bakmak; gözetlemek, denetlemek, kontrol etmek Devamını Oku
  • veiled threat: Örtülü tehdit, kapalı tehdit, gizli tehdit, alttan alta tehdit, imalı tehdit, ince tehdit Devamını Oku
  • babysit: Çocuk bakmak, bebek bakmak, anne baba evde yokken çocuklarına bakmak; gözetlemek, denetlemek, kontrol etmek Devamını Oku
  • peer: Akran, küfüv, emsal Kanun önünde aynı haklara sahip olan kimse İngiliz asılzadesi. İnto ile gözetlemek, tecessüsle bakmak Bir delikten bakmak… Devamını Oku
  • view: Bakmak, görmek, incelemek, üzerinde düşünmek, seyretmek Bakış, nazar, bakma Görüş Göz ayrımı Görüş alanı Manzara, görünüm Maksat, emel, meram Görmek,… Devamını Oku