Shadow: Gölge, İz, Takipçi
İngilizce Anlamı:
- Karanlık bir nesnenin arkasında veya altında oluşan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
Türkçe Anlamı:
- Karanlık bir nesnenin arkasında veya altında oluşan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
Örnek Cümleler:
- The shadow of the tree stretched across the lawn. (Ağacın gölgesi çimenliğe uzanıyordu.)
- He walked in the shadow of his father. (Babasının gölgesinde yürüdü.)
- The shadow of doubt hung over the investigation. (Soruşturmanın üzerinde şüphe gölgesi vardı.)
- She was haunted by the shadow of her past. (Geçmişinin gölgesi onu rahatsız ediyordu.)
- The shadow of war loomed over the country. (Ülkenin üzerinde savaş gölgesi vardı.)
Shadow ifadesinin diğer anlamları:
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
- Bir nesnenin veya kişinin arkasında veya altında kalan karanlık alan.
Shadow ifadesinin örnek cümleleri:
- The shadow of the tree stretched across the lawn. (Ağacın gölgesi çimenliğe uzanıyordu.)
- He walked in the shadow of his father. (Babasının gölgesinde yürüdü.)
- The shadow of doubt hung over the investigation. (Soruşturmanın üzerinde şüphe gölgesi vardı.)
- She was haunted by the shadow of her past. (Geçmişinin gölgesi onu rahatsız ediyordu.)
- The shadow of war loomed over the country. (Ülkenin üzerinde savaş gölgesi vardı.)
Shadow ifadesinin eş anlamlıları:
- Darkness (Karanlık)
- Shade (Gölge)
- Silhouette (Siluet)
- Outline (Ana hat)
- Contour (Kontur)
- Form (Form)
- Shape (Şekil)
- Figure (Figür)
- Image (Görüntü)
- Reflection (Yansıma)