shallow ne demek

Shallow Ne Demek?

Shallow kelimesi, İngilizce’de “sığ” anlamına gelir. Bir şeyin derinliğinin az olması veya yüzeysel olması durumunda kullanılır. Örneğin, “The water is shallow here” cümlesi, “Buradaki su sığdır” anlamına gelir.

Shallow kelimesi ayrıca, bir şeyin yüzeysel veya anlamsız olması durumunda da kullanılır. Örneğin, “That was a shallow argument” cümlesi, “Bu yüzeysel bir argümandı” anlamına gelir.

Shallow kelimesinin karşıtı deep kelimesidir. Deep kelimesi, “derin” anlamına gelir. Bir şeyin derinliğinin çok olması veya anlamlı olması durumunda kullanılır. Örneğin, “The water is deep here” cümlesi, “Buradaki su derindir” anlamına gelir.

Shallow Kelimesinin Kullanımı

Shallow kelimesi, günlük konuşmada sıklıkla kullanılır. Aşağıdaki örneklerde shallow kelimesinin nasıl kullanıldığı gösterilmektedir:

  • The water is too shallow for swimming. (Yüzmek için su çok sığ.)
  • The conversation was shallow and meaningless. (Sohbet yüzeysel ve anlamsızdı.)
  • He has a shallow understanding of the subject. (Konu hakkında yüzeysel bir anlayışı var.)
  • She is a shallow person who only cares about appearances. (O, sadece görünüşe önem veren yüzeysel bir kişidir.)

Shallow Kelimesinin Eş Anlamlıları

Shallow kelimesinin eş anlamlıları şunlardır:

  • Superficial
  • Trivial
  • Insignificant
  • Meaningless
  • Empty
  • Vapid
  • Banal
  • Trite
  • Clichéd
  • Stereotypical

Shallow Kelimesinin Zıt Anlamlıları

Shallow kelimesinin zıt anlamlıları şunlardır:

  • Deep
  • Profound
  • Meaningful
  • Significant
  • Substantial
  • Important
  • Valuable
  • Insightful
  • Original
  • Creative

Shallow Kelimesinin Örnek Cümleler

  • The water was so shallow that we could see the bottom. (Su o kadar sığdı ki dibi görebiliyorduk.)
  • The conversation was shallow and boring. (Sohbet yüzeysel ve sıkıcıydı.)
  • He has a shallow understanding of the subject. (Konu hakkında yüzeysel bir anlayışı var.)
  • She is a shallow person who only cares about appearances. (O, sadece görünüşe önem veren yüzeysel bir kişidir.)
  • The movie was shallow and predictable. (Film yüzeysel ve tahmin edilebilirdi.)
  • The book was shallow and unoriginal. (Kitap yüzeysel ve özgün değildi.)
  • The article was shallow and poorly researched. (Makale yüzeysel ve kötü araştırılmıştı.)
  • The politician’s speech was shallow and full of empty promises. (Politikacının konuşması yüzeysel ve boş vaatlerle doluydu.)
  • The company’s marketing campaign was shallow and ineffective. (Şirketin pazarlama kampanyası yüzeysel ve etkisizdi.)
  • The product was shallow and overpriced. (Ürün yüzeysel ve pahalıydı.)

Yayımlandı

kategorisi