so so ne demek: İngilizce-Türkçe Sözlük ve Çeviri
so so
-
Sıfat
-
Orta düzeyde, iyi de kötü de değil.
- Vasat, sıradan.
-
Eh işte, fena değil.
-
Örnekler
-
I’m feeling so so today. (Bugün kendimi iyi hissetmiyorum.)
- The movie was so so. (Film vasattı.)
- The food was so so. (Yemek eh işte.)
so so
-
Zarf
-
Orta düzeyde, iyi de kötü de değil.
- Vasat, sıradan.
-
Eh işte, fena değil.
-
Örnekler
-
I did so so on the test. (Sınavda orta düzeyde bir not aldım.)
- She speaks English so so. (İngilizceyi vasat düzeyde konuşuyor.)
- I’m so so at cooking. (Yemek yapmada eh işteyim.)
so so
-
Ünlem
-
Orta düzeyde, iyi de kötü de değil.
- Vasat, sıradan.
-
Eh işte, fena değil.
-
Örnekler
-
“How are you?” “So so.” (“Nasılsın?” “Eh işte.”)
- “Did you like the movie?” “So so.” (“Filmi beğendin mi?” “Eh işte.”)
- “What did you think of the food?” “So so.” (“Yemeği nasıl buldun?” “Eh işte.”)
so so
-
İfade
-
Orta düzeyde, iyi de kötü de değil.
- Vasat, sıradan.
-
Eh işte, fena değil.
-
Örnekler
-
I’m feeling so so today. (Bugün kendimi iyi hissetmiyorum.)
- The movie was so so. (Film vasattı.)
- The food was so so. (Yemek eh işte.)
so so
-
Söz öbeği
-
So so what? (Ne olmuş yani?)
-
So so la la (Eh işte, fena değil.)
-
Örnekler
-
“I failed the test.” “So so what?” (“Sınavda kaldım.” “Ne olmuş yani?”)
- “I got a promotion.” “So so la la.” (“Terfi aldım.” “Eh işte, fena değil.”)
so so
-
Argo
-
Sarhoş, kafası güzel.
-
Örnekler
-
He was so so last night. (Dün gece sarhoştu.)
- She got so so at the party. (Partide kafası güzel oldu.)