Split (Ayrılmak)
Anlamı:
- Bir şeyi iki veya daha fazla parçaya bölmek.
- Bir grubu veya topluluğu iki veya daha fazla gruba veya topluluğa ayırmak.
- Birini veya bir şeyi iki veya daha fazla yöne göndermek.
- Birini veya bir şeyi iki veya daha fazla parçaya ayırmak.
- Birini veya bir şeyi iki veya daha fazla parçaya bölmek.
Örnekler:
- The company split the profits between the two partners. (Şirket, karı iki ortak arasında paylaştı.)
- The teacher split the class into two groups. (Öğretmen, sınıfı iki gruba ayırdı.)
- The manager split the work between the two employees. (Yönetici, işi iki çalışan arasında paylaştırdı.)
- The doctor split the patient’s leg open. (Doktor, hastanın bacağını açtı.)
- The earthquake split the ground open. (Deprem, yeri ikiye böldü.)
Türkçe Anlamı:
- Ayrılmak
- Bölünmek
- Parçalanmak
- Dağılmak
- Çatlamak
Örnekler:
- Ailemiz ikiye ayrıldı. (Our family split up.)
- Şirket ikiye bölündü. (The company split in two.)
- Ülke ikiye parçalandı. (The country split into two.)
- Grup dağıldı. (The group split up.)
- Duvar çatladı. (The wall split.)
Split (Ayrılmak) İle İlgili Diğer Kelimeler:
- Split up (Ayrılmak)
- Split apart (Ayrılmak)
- Split into (Ayrılmak)
- Split off (Ayrılmak)
- Split away (Ayrılmak)
Split (Ayrılmak) İle İlgili Deyimler:
- A house divided against itself cannot stand. (Bölünmüş bir ev ayakta kalamaz.)
- United we stand, divided we fall. (Birleşmişsek ayaktayız, bölünmüşsek düşeriz.)
- The whole is greater than the sum of its parts. (Bütün, parçalarının toplamından büyüktür.)
Split (Ayrılmak) İle İlgili Atasözleri:
- Birlikten kuvvet doğar. (Unity is strength.)
- Bölünen birlik yenilir. (A divided union is defeated.)
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var. (Two hands are better than one.)