skitter: Hafifçe kayarak veya aceleyle gitmek, suyun yüzünde kayarak gitmek: kaydırmak. Su sıçratarak gitmek, suda sıçrayarak gitmek, sekerek gitmek, sıçramak, ok…Devamını Oku
string along with: Uymak, ayak uydurmakDevamını Oku
temporize: Zamana uymak Başkalarının fikrine uymak, ayak uydurmak Savsaklamak, ihmal etmek Uzlaşmak [temporize (Amer.) ] ayak uydurmak, zamana uymak, uygun zamanı…Devamını Oku
string: Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı direnç gösteren, çalgılarda ses vermesi için kullanılan nesne. İp sicim, kaytan, kordon, şerit Şart Tahdit…Devamını Oku
go with: Birlikte gitmek, eşlik etmek, çıkmak, flört etmek, katılmak, uymak, yolundan gitmekDevamını Oku
go on shanks pony: Tabanvayla gitmek, yayan gitmek, yürüyerek gitmekDevamını Oku
durum ulacı: Zarf-Fiil. (Derleme.. hal ulacı) Eylemin durumunu belirten, niteleyen ulaç : Güle güle gitmek (gül-e gül-e) , söylenerek gitmek (söyle-n-erek) ,…Devamını Oku
ayak uydurmak: 1) yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak; 2) ayak açmak; 3) mec. kendi gidiş ve davranışını başkasınınkine benzetmek: Âdettir, genç kızlar…Devamını Oku
sidle: Yan yan gitmek Yan yana gitmek, sokulmak, yan yan gitmekDevamını Oku
resort: Gitmek, sık sık gitmek (to ile ) baş vurmak, müracaat etmek, başka çare kalmayınca kullanmak. Sık sık gidilen yer, ahalinin…Devamını Oku
keep up with the times: Zamana ayak uydurmak, birinin yaşadığı günlere ve çağa ayak uydurmakDevamını Oku
ulaç: Zarf-fiil. (Derleme.. bağ-fiil, zarf fiil) Belirteç olarak kullanılan eylemsi: Koşa koşa gitmek, gelip gitmek, gülerek gitmek, gelince görmek, giderken görmek,…Devamını Oku