Superior: Üstün, Daha İyi, Daha Yüksek
İngilizce Anlamı:
- Of higher rank, status, or quality.
- More excellent or desirable.
- Greater in number, amount, or degree.
- Situated at a higher level or position.
Türkçe Anlamı:
- Daha yüksek rütbeli, statülü veya nitelikli.
- Daha mükemmel veya arzu edilir.
- Sayı, miktar veya derece olarak daha büyük.
- Daha yüksek bir seviyede veya konumda bulunan.
Örnek Cümleler:
- The superior officer gave the order to attack.
- The superior product won the award.
- The superior number of troops won the battle.
- The superior location of the house offered a stunning view.
Superior: Üstünlük, Daha İyi Olma Durumu
İngilizce Anlamı:
- The state or quality of being superior.
- The advantage or upper hand.
- A person or thing that is superior.
Türkçe Anlamı:
- Üstün olma durumu veya niteliği.
- Avantaj veya üstünlük.
- Üstün olan kişi veya şey.
Örnek Cümleler:
- The company’s superior technology gave it a competitive advantage.
- The team’s superior performance led them to victory.
- The superior officer had the authority to make decisions.
Superior: Üstün Kişi
İngilizce Anlamı:
- A person of higher rank, status, or authority.
- A person who is more excellent or desirable.
Türkçe Anlamı:
- Daha yüksek rütbeli, statülü veya otoriteli kişi.
- Daha mükemmel veya arzu edilir kişi.
Örnek Cümleler:
- The superior listened to the employee’s concerns.
- The superior gave the employee a promotion.
- The superior was a role model for the other employees.
Superior: Üstünlük Duygusu
İngilizce Anlamı:
- A feeling of being superior to others.
- A sense of entitlement or privilege.
Türkçe Anlamı:
- Başkalarından üstün olma duygusu.
- Haklılık veya ayrıcalık duygusu.
Örnek Cümleler:
- The superior attitude of the manager alienated the employees.
- The superior complex of the politician made him unpopular with the voters.
- The superior tone of the article offended many readers.
Superior: Üstünlük Kompleksi
İngilizce Anlamı:
- A psychological condition in which a person feels superior to others.
- A sense of entitlement or privilege that is not based on reality.
Türkçe Anlamı:
- Bir kişinin kendisini başkalarından üstün hissettiği psikolojik bir durum.
- Gerçekliğe dayanmayan bir haklılık veya ayrıcalık duygusu.
Örnek Cümleler:
- The politician’s superior complex led him to make many mistakes.
- The manager’s superior complex made it difficult for him to work with others.
- The student’s superior complex made him unpopular with his classmates.